ELENİ (II)
ELENİ (II)
Şimdi gitmenin zamanı mıydı Eleni Ellerim nefesinden gelecek sıcaklığa muhtaçken Avuçlarımda iki tutam hatıraların Saksımda toprağın Bir de o çok sevdiğin begonvillerin, tomurcuklu Odamda kokun Duvarları tek kanatandı fotoğrafların… Şimdi gitme benden Eleni Yokluğun, ölüm ötesi gölgelerle ayaza çekmesin içimde Kış düşürmesin gidişin ufacık umutlarıma Ve hiç kimse bilmesin Mevsimleri sabır tespihlerine sen diye eklediğimi… Biraz daha kalsın omuzlarımda sıcaklığın Yastığımda uyusun biraz daha düşlerin Karlı bir şehrin aşk güncesi girse de kapımızın aralığından Sen sakın gitme benden hele de sensizliğe üşürken… Şimdi gitme benden Eleni Henüz bahar göğüs kafesimizde yeni yeni nefes vermeye başlarken Biz doğuralım mesela tüm kimsesiz sokakları İki kişilik çetrefilsiz resimler çizelim isyansız, duvarlara… Martıların asla konmayacağı kentlere deniz serelim Sızıp kalsın türküler yanımızda Biz sarılıp ısınalım yaz gibi Ter dökmek aya kalsın ya da senin o çok sevdiğin yıldızlara… Şimdi gitme emi benden Eleni Ben karda yürüyemem yalınayak Ezberlesem de ayak izlerini Bir de hizbe bir yalnızlık sarmışken etrafımı Ankara’da hatıralar prangamız biliyor musun…. Şimdi çok üşüyorum Eleni Ellerimde sana dair metruk mektuplar Adressiz kaldım biliyor musun… Ne vakit kar düşse şaşırır oldum yolumu Donup kalıyor hep dizimin düştüğü o kaldırımlar… Şimdi gitme emi benden Eleni Çünkü…çünkü…çünkü… Yokluğunda inan çok üşüyorum… |