Bir başlasanbir başlasan lâğımları patlayan sokağın gelirsin üstesinden kadınım yıkarsın kirli giysilerini herkese açık çeşmede nasılsa akarsu pislik tutmaz akıp gider sulara sarkan söğütlerin önünden yetmez tencere tava çalman bir iki dize şiirle dik tutmaya çalışman belini vatanın beli iyice bükülmüş yaşlı bir dede, nine gibi iyi görmüyor gözleri kekeliyor, söylerken derdini dışarı çıkman gerek dedi birileri az önce senin elinden yoğrulacak bu vatan yükselecek yukarlara bayrağın umutla dalgalanacak çocuklarına, torunlarına senin söylediğin marşları onlar da söyleyecek yurt sevgisiyle kabaracak yürekleri dağ başını duman almışken oturup bakmayacak bir yerden başlamak gerek usulca çizerek bir kıyısından bu resmin dağlar, denizler, çiçekler derken mutlulukla gülümseyen insanlar yurdunu çizmek gerek kara bir leke kondurmadan hiçbir yerine alarak göğsünde inleyen ahları aç açık kalmayan çocukları oyuncağa gözü tok makarna yağa tav olmayan anneleri alıp da yanına kendini olabildiğince güçlü yaşayabilmeli herkes müzikle ya da ne bileyim oyunla sanatla yani özdeşleşerek betonlar kırılmalı ağaçlar devrilmeli değil bir başkasının eline vermeden bayrağı öylesine bağımsız,öylesine özgür yürümelisin nasıl yürüyorsa bir çocuk annesine! 20. 12. 2013 / Nazik Gülünay |
gönül sesinizi yürekden kutluyor
saygılar sunuyorum...