Adıma Tan
yeni bir tan hazırlanıyor adıma
yüzünde andığım kendi tufanımdan öte soluksuz bir sona bağdaş kurup gülüyorum tüm duraklarına ömrün... uykusu demsiz gecede zor gelir avunmak menevişli bakışlardan aldığım emanet sabırda bile...göğsüme devrilen çığlarıyla seslenişinin...gidiş zamanımlarıma inat ... bir ilk gençlik pazartesisinden gelecek hayalin hiç bitmeyecek bir karşılaşmada gülerek ellerime ellerim beceriksiz...birini kucaklayacak dudağının ölürcesine bir köşeye çekilecek zaman...sesin... arabesk kapanırdı kapılar dışarısı soğuk çoraplarım da çamur göğsüm buz...akşamı beklemiyorum elektrik direklerinde tüyleri kirli kuşlar bozuklar kimse birbirini umursamıyor...aklımda kimse yok sen olur musun... annem banyoyu yakıyor son sıra benim üşüyorum havlum yırtık giysilerim eski düşünceliyim dışarıda lacivert griyi boğuyor için için ağlıyorum camları isli küçük pencereden ayaz geliyor sırtıma suyu yaz yerine koyuyorum yalnızlığı sen yerine koyduğum gibi... karanlık mumla sevişirken gözümün önü olursun ya hah yatak yorgan ne varsa boyaları dökük odada bekar sessizliğimle bütünleşir karnım acıkır tembelliğim hayali bir çay koyar küçük tüpe peynir zeytin ekmek ne varsa geçer içimden sabah olunca bir de hava atarım sağa sola yalnızlığımla... kağan işçen... |