Sinemalarkalbin dar surlarını aşardım o yalnız iklimlerde çırpınır dururdu bütün hallerinden geçerdi sokağın bütün açık, dar açılarından soğukta iyice büzülür sıcakta açılır saçılırdı sana koşardım sokak çeşmeleri kapatılmamıştı daha musluklardan da temiz sular akardı tertemiz çocuklardık saçımızda beyaz kolalı kurdeleler elimizde muşamba çantalarla giderdik okula şimdiki gibi yine vaaz veren hocalar vardı ama en çok dinlenirdi öğretmen sözü bana koşardın sarı kâhküllerin vardı at kuyruktu saçın tek asvalt yolundan yürürdük kazanın yol kıyısında iki katlı evler ahşaptı bayram olmaya görsün kaşlara sıralanırdı annelerimiz bayraklı ellerimizi alkışlardı içimiz coşardı şeker sevdiğimiz günlerdi sokakta sek sek oynayıp, top kovaladığımız bazen de elma çalardık bahçelerden yakalanırdık da bahçe sahibine çalmayın benden isteyin derdi kolonya yapardık çiçeklerden armudun içinde içerdik vişne suyunu kısacık boylarımızı yüksek dallarda yaşayarak aşardık nasıl vurgun yedi bu bahçe bu köy küçüldükçe küçüldü tepeler ne kısaymış bağla evin arası yollar binalar yapılınca anladık ne kadar güzelmiş vişne boyalı yüzün ellerin hep çiçek kokarmış oyunda evler, değirmenler, bebekler canlıymış rol kesmelerimiz oğlan kıza aşıkmış neden sonra anladık özlenecekmiş kaçak gittiğimiz sinemalar! 6. 12. 2013 / Nazik Gülünay |
Bugünlerde herşey özleme dair...
Geçmişe ve çocukluğumuzun bizde bıraktığı
O güzel anılara, yaşanmışlıklara dair...
Sevgimle...