CAN YANIĞI// Hastane önünde incir ağacı // Şairliğim tuttu yine Şiire durdu gece Karanlığın gözlerine baka baka kusturacağım içimi Terli tuzlu izler düşürerek zamanın kül rengi duvağına Sayfa sayfa soyarak derimi Yırtıp atarak bir kerede geçmişimi Sayarak söverek fütursuzca adam akıllı Rüzgara teslim edeceğim kıvılcımları Ne kadar dövsem azdır düşleri çünkü Dumanın kifayetsizliğine sararak bırak diyor bir yandan aklım Bırak ve bir sigara yak Yak ki titremesin dudağında asılsız masallar Yak ki üşümesin eli ayağına dolanan günlerin Kurak bir iklim hüküm sürmesin papatya mevsimlerinde Sen sustukça Yakmadıkça ışıklarını Savaşlar çıkacak bu şehirde Rüzgar yakacak değdiği her yüzü Ve öfkesinden çıldıracak Dokunamadığında saçlarına Her mevsim kaç kışa tekabül edecek biliyor musun Yokluğunda Olur olmaz yerinden bıçaklarken güneşimi Soğuk bir yetimhaneye sığınan çocuk gibidir zaman Kar yağacak belki ağustosta Güneş üşüyecek utancından Hele serçeler Görmen lazım hallerini Kaç gündür ağızlarını bıçak açmıyor Ve her sabahın kirpiklerine asılarak düşüyorlar penceremden Hafif meşrep bir sancı konaklıyor şakağımın tam altında Paslı bir kurşun sanki fikrimin aynalarına vuran Endamlı bir keder yarışıyor geceden yadigâr Sana ellerimle toplasam ebemkuşağını Kasımpatları bakamazlar yüzüne arından Hele balkonumdaki kaprisli begonvilleri hiç sorma İncir reçeli yapmak isterdim aslında sana Çekirdekleri içinde Ama yağmurda iki kişilik yağmıyor nicedir Güneş ısıtmıyor sen yokken kaldırım taşlarını Na müsait zaman iki gözüm na müsait Hastane koridorları soğuk ve bir o kadar dar...... |