beni uykunda sev, içinden dilek tutar gibiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın kalabalık sokak ben pencerede yalnız kedi güvercin kanatlarına ilişiyor gözlerim hani biri sırtlansa ellerimi belki bulabilirim sokağını o evin o evde bayramlık elbiselerim küçücük ayakkabılarım yoğurt kaplarında annemin begonyaları babamın sigarası çakmağı beş sandalye bir masa iki divan şatomdu o ev epey bir zaman babam esmer ellerini sürünce saçlarıma bir rüya ısmarlardım kendime dizlerimi çekip karnıma uyurdum iki yıldızın alnına tutuşturulmuş bir hamakta sonra seni tanıdım ay ışığının dudağımı öptüğü bir gece yüzümde utangaç bir yangın bir anlamı olmalıydı gecenin bir yarısı aynı gülücükte boğulmanın keşke biraz olsun anlayabilseydin beni ve gittin bir gece apansız hani herkes gibi geride bir mermer taşı babamın senin mektupsuz vedan aşk da afaroz etti sakın dönme...gidipte hiç gelmeyenler gibi ... . içimde bir kuru soğuk usta’m parkam kar sızdıran gökyüzü, yıldızlar yağıyor her gece sonra ay gömülüyor kalbime, tenim renginden terk ... omuzlarımı şefkatinle sıva usta’m düşsün üzerimden üşümek sen.. baktıkça içlendiğim orman hırçınlığı rüzgarın ellerin tanımlanmaz bir deli iklim, sarhoş kılan. usta*m dönüp dönüp başa döndüren mavi kuş uçurumu ağzın gamzen, uyanışı b i n gülün ya beni gülüşüne iliştir ya sil mavilerini; denizin. g/itme usta’m her yer puşt tuzağı, gerçeği yalandan ayıramam eksildikçe senden, çoğalan bir korkuyum işte bu yüzden uzlete düşmüş bir çocuk kadar aşk; karşında el pençe divan beni uykunda sev, içinden dilek tutar gibi sessizce ve buluşmasın o büyülü iki kelime sesinle biri diğerini vurur usta’m bilirim çünkü aşk yenilgidir lügatinde öpüşünle mühürle dudağımı usta*m kendi çığlığım yırtsın suskunluğun/un mazeretini ya prangala adımlarımı, tozlarını kaldırdığın kentlere ya da çek pusatı, harını sür ömrüme,( gözlerin ki yedi sürgülü cennet) ... yüzün mahşer ve yüzümde geberesice mutlu bir gülümseyiş ateş gözyaşım olsun ertesi kör bir cehennem... de_ soulmate |