25
Yorum
79
Beğeni
0,0
Puan
2964
Okunma

...
mektuplar yazıyorsun
gaz lambalarında pişmanlık çoğaltarak
çocukluğumdan ele alıyorsun hayatımı -ben avuçlarında oyuncak bir bebek-
okşama saçlarımı artık annemin elleri düşecek
ben hep böyleydim
severken seni ve terk ederken de
biraz kuşları, kedileri
çatısı bal peteği kaplı mahallemi
anneni ve annemi düşündüm
bir masaya oturtamadım ikimizden başka kimseyi
llk okulda en arkada oturmayı
...saklayıp dilimin altına miyopluğumu
ben istedim boyumun altına sığınıp
batmamayı bir göze
arka sıraları sevdim çünkü
aşık olurken de John Travolta’ya benzeyen birini değil
Adriano Celentano’ya benzeyen seni......
yani nerde rahatsa kalbim işte
ben hep aynı çocuktum
Şişli’de o muhallebicinin önünde seni beklerken
üzerken, ağlatırken de
kaçırır gibi hiç söylenmeyecek kelimeleri
yani poker kağıtlarından mütevellit kuştüyü annenin elleri
iter gibiydi gökdelenden bir tebessümü
oysa reçel kokardı annemin elleri nasırlı kelebekler gibi
-kahverengileri uçuşan benekleriyle-
senin için aşk
merdivenleri saraya çıkan prosedür örneklemeleri
veya montürünü itinayla çizdiğin
yüzümle çerçeveleyeceğin bir resimdi
bana göre
istiridyede inci
denizin dibinde bir yerlerde
....hiçbir şüphenin bulamayacağı
saksıda siklamen, frezya
renkli fotoğraflar, sıradan pozlar ve gülen ağızlar
kulpu kırık çekmecelerde
biliyorum
indikçe kalbime, karanlık basıyor beni
bu tenhalık çok ağır
ben iki kişilik her şeyi
-ve ben ardında kalırken de çok sevdim seni-
soulmate