oysa babamın ceplerinde unuttuğum şımarıklığımdı seni sevmek... ne zaman sana küssem kendimle sarmaş dolaş çünkü en hoyrat yanım bile hırpalamazdı kalbimi sen gibi ne vakit sana içlensem kelime çıkma yasağı uygulardım ağzıma dudağım mühürlü dilim sabıkalı yüzümü hiç sorma cenaze evi ve ne zaman kazara yıldızım tutsa seninle helva kokardı bu kent taze kavrulmuş namussuzun biri sarkıntılık ederdi küçük bir kıza ya da olay çıkartırdı ölü seviciler bir adam vurulurdu durduk yere salacak’ta yaşlı bir balıkçının ağına takılırdı küfürlerim dökülürdü pulları balıkların çıplak yalnızlık yağardı gökten ne vakit usulca sevsem seni kırmızı rujlu kadın kahkahası yükselirdi göğsünden çekilirdi ellerim, kalbinden şarap kokardı parmak uçların ihanet kusardı yalanların ki seni sevmek teneffüs ziliydi açlığı ezber tutan yoksul çocuklara sen sustuğun an ağzını kapatırdı esmer ellerin - o küçük kızın- gözlerimi yumar üç ihlas yutkunurdum ......babam yeniden ölürdü kaybolurdu cuma pazarında çocukluğum ezilirdim yeşil bir kamyonetin tekerleklerinde ne zaman terk edip gitsen dağılmış sofra çarpılmış kapı zırhsız gurur tekme atılmış kedi ben ki gidişin kılıksız bir gardiyandır her saat başı yokluğunu huzuruma çağıran belki azat edilir bu mahkumiyet ...yelkovan akrebi vurduğu zaman "sen sağ" / ben kefaret... de_soulmate |
ne zaman sana küssem
kendimle sarmaş dolaş
çünkü en hoyrat yanım bile
hırpalamazdı kalbimi
sen gibi
ne vakit sana içlensem
kelime çıkma yasağı uygulardım ağzıma
dudağım mühürlü
dilim sabıkalı
yüzümü hiç sorma
cenaze evi
ve ne zaman kazara yıldızım tutsa seninle
helva kokardı bu kent taze kavrulmuş
namussuzun biri sarkıntılık ederdi küçük bir kıza
ya da olay çıkartırdı ölü seviciler
bir adam vurulurdu durduk yere
salacak’ta yaşlı bir balıkçının ağına takılırdı küfürlerim
dökülürdü pulları balıkların
çıplak yalnızlık yağardı gökten
ne vakit usulca sevsem seni
kırmızı rujlu kadın kahkahası yükselirdi göğsünden
çekilirdi ellerim, kalbinden
şarap kokardı parmak uçların
ihanet kusardı
yalanların
ki seni sevmek
teneffüs ziliydi açlığı ezber tutan yoksul çocuklara
sen sustuğun an
ağzını kapatırdı esmer ellerin - o küçük kızın-
gözlerimi yumar
üç ihlas yutkunurdum
......babam yeniden ölürdü
kaybolurdu cuma pazarında çocukluğum
ezilirdim yeşil bir kamyonetin tekerleklerinde
ne zaman terk edip gitsen
dağılmış sofra
çarpılmış kapı
zırhsız gurur
tekme atılmış kedi ben
ki gidişin
kılıksız bir gardiyandır
her saat başı yokluğunu huzuruma çağıran
belki azat edilir bu mahkumiyet
...yelkovan akrebi vurduğu zaman
"sen sağ" / ben kefaret...
Baştan sona sürükleyici bir anlatım.
kaleminiz dert görmesin saygılarımla