13
Yorum
33
Beğeni
0,0
Puan
2419
Okunma

...
ne zaman sana küssem
kendimle sarmaş dolaş
çünkü en hoyrat yanım bile
hırpalamazdı kalbimi
sen gibi
ne vakit sana içlensem
kelime çıkma yasağı uygulardım ağzıma
dudağım mühürlü
dilim sabıkalı
yüzümü hiç sorma
cenaze evi
ve ne zaman kazara yıldızım tutsa seninle
helva kokardı bu kent taze kavrulmuş
namussuzun biri sarkıntılık ederdi küçük bir kıza
ya da olay çıkartırdı ölü seviciler
bir adam vurulurdu durduk yere
salacak’ta yaşlı bir balıkçının ağına takılırdı küfürlerim
dökülürdü pulları balıkların
çıplak yalnızlık yağardı gökten
ne vakit usulca sevsem seni
kırmızı rujlu kadın kahkahası yükselirdi göğsünden
çekilirdi ellerim, kalbinden
şarap kokardı parmak uçların
ihanet kusardı
yalanların
ki seni sevmek
teneffüs ziliydi açlığı ezber tutan yoksul çocuklara
sen sustuğun an
ağzını kapatırdı esmer ellerin - o küçük kızın-
gözlerimi yumar
üç ihlas yutkunurdum
......babam yeniden ölürdü
kaybolurdu cuma pazarında çocukluğum
ezilirdim yeşil bir kamyonetin tekerleklerinde
ne zaman terk edip gitsen
dağılmış sofra
çarpılmış kapı
zırhsız gurur
tekme atılmış kedi ben
ki gidişin
kılıksız bir gardiyandır
her saat başı yokluğunu huzuruma çağıran
belki azat edilir bu mahkumiyet
...yelkovan akrebi vurduğu zaman
"sen sağ" / ben kefaret...
de_soulmate