üç yaşamsokağımızın anasını ağlatan iki haylaz, saz gibi iki çocuktuk; bıkmıştı bizden mahallenin meyve ağaçları ve dalları. asiydik aksiydik bu dünyaya haksızlığa baş kaldırmak işimizdi, en güzeli bayılırdık çaldığımız meyveleri mahallenin çocuklarıyla paylaşmaya en iyisi de kırmıştık sapanlarımızı yaralı güvercinin bir bakışına. yağmurlar büyüttü bizi, bir eylül sabahı ellerimizi uzattık karanlıklara yüreklerimizi sakladık bileklerimizi verdik, ranzalara yazdık adımızı sevdiğimizi çağırdık her akşam türkülerle yalvardık ya gelmedi ya da geldi biz görmedik. şimdi bıyıklarımda tütün sarısı saçlarımda ak her gün dolaşıyorum sokak sokak, avuçları erik dolu bir çocuk arıyorum nerede! bize benzemiyor kimse. ö.n |