OYSA...işte bu yüzden şahitlik etti tüm şiirler faili meçhul ölü aşkların gölgesine kararmış mısraların ellerinde tutanaklar geceye yüz sürmüş sürgünlükler büyüttü bir yalnızlığı... mecalsiz akşamlarda hep şarap içti güneş dağ eteklerinde kızılca ağustos sancısı günceler serildi birden bire ilkin eylül yağdı sarı saçaklara ardından kırlangıçların kuyruğunda kaldı rüzgar tanrılardan IŞIK çalan çocukların ellerinde bir tutam umut dokunmadı hiç parmakları çanlara durulmuş akarsuların derinliğinde bir ses savaş çığlığı kabuslar düştü yeryüzüne... kanadı gök... utandı "doluay" şimdi yağmur yüklü gri bulut örtemese yüzünü kan dökecekti gelincikler... sarmaşıkların arasında oyuncaklar mayın tarlası bir oyun bahçesinde salıncaklar durdurulmuş saatlerin içinde uçuşan kelebekler acı şarkıların dudak ısırtan ezgisi çöker... işte hep bu sıralar mütemadiyen diri dik göğüslü bir ana kan emzirir kucağındakine nasırlı elli bir baba camları kırar mahsun bakışlarıyla çatlak topraklara saplanan şarapnellere inat... kudüs kabeye sarılı evren bir kaç yıldıza üç keşiş dört kitaba dolalı kristal dualar ve barış haykırışı... önce yüz çocuğu öldürdü iki patlamaya hazır plastik binlercesi pimi çekik bir savaşın eşiğinde izledi kendi ölümünü kördük karanlıktık en çok da kana susamıştık... oysa şimdi aşka dair ucuz şiirler yazmak vardı vasıllığımı kenara atıp iki kişilik küflenmiş sevgi kelimeleriyle kan kusmuğu tükürmeseydim şimdi bu kadar çok aşka küfretmeyecektim akşam üstleri.... kahretsin ki aklımda başka şeyler var yoksa... . . . |
SEVGİLER...