Perde Kapanır/Düşlerimin En İnce Dalında Karaya Oturmuş Bir Gemi Oldu DizlerimŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir aşka girdim mi tam girerim
sadakatim,kusursuz hüzünlerimin parıltısında.. Yalnızca Sen vardın içimde ve yalnızca geceydi zamanı dokuyan sularda Gökyüzüne tümden sığar gibi mitolojikl bir resimde düşledim seni.. Kaç şehir,kaç sokak geçtin içimden bilsen.. Cahit Sıtkı’ının ’rahlesinden’ bir kart attım ulaşmayacak sana Bir mümin nasıl inanıyorsa ölümden sonra hayata, öyle inanıyorum sana.. Biyografini baştan aşağı düzenle yoktan var et bazı durumlarını mor bir fular tak boynuna yazının üstünde kuşbakışı bir çift resim hangi durakta yaşlanacağın hayalini daha büyüt misal yitirdiğin kentlere şiir yaz sonra nasılsa duvar diplerine bırakılmış mektuplar kadar umarsızsın biliyor musun,bir ağaç yıkıldı senden uzakta.. Bir damarı eksik kaldı Güldüşlüm’ün.. (Biyografini gördüğümde sabahın ilk ışıklarına kadar buz tuttu kirpiklerim..Kan topladı damarlarım..ilk aklıma gelenler Mayakovski, Sylvia Plaht,Stefan Zweig,Nilgün Marmara,Walter Benjamin’di..) Gazete ilanıyla büyüt düşlerini..Başlık benden’Su Harikalar diyarında’.. Bu gece pencereden göğe bakarken parlak bir yıldıza ilişti gözüm..Parlak yıldızla bizim sokağın tepe lambası gizlice oynaşırken kendimi içerden gelen derin bir ritmin kollarına bırakıyorum.. Sabah olmasın;Ne olur sabah olmasın bu gece.. Etrafta kıpırdayan hiçbir şey yoktu..Okyanus kıyılarına benzeyen bir yalnızlık gibiydi hayallerim.. Saatler çıldırmış gibiyken önce parlak yıldız yavaşça bir bulutun ardına gizlendi,sonra sokak lambası yumdu gözlerini.. Böyle gizli gizli kaybolan,tökezleyen ben miydim?.. ’Susmak politik bir eylemdi’ diye öğrenmiştik devrimci abilerden.. Aşk’ın diyalektiği ney di,ey hayat?.. Platonik bir düşten,insan ancak tenha sokaklara çıkar.. Nereye kadar mı?..Yaşayıp göreceğiz.. Tarihin sonu değil,tarih devam ediyor ya.. Sahi neydi tarihimiz?..Bizden önceydi,eski bir zamandı bilirsin.. Bir gün yenildik..Yenilgimiz bize kaçamak aşk olmadığını anımsattı tüm çıplaklığı ile..Sonra yenilginin ardından haykırdı bir kez daha B.Brecht ’Yenilen ayağa kalk’.. Aşık olduk,sevdalandık,sevdamızla kuşanıp dünyayı değiştirmeye gayret ettik..Birde baktık ki..Ağda balık,kafeste kuş! hadi sevdalan,aşık ol yine.. Üstelik sevdanın yani muhalif olmanın bedellerinden birinin de yaşadığın coğrafyada ölüm olduğunu unutmadan.. -Bir insanı kaç defa öldürebilir ki hayat- Zamana teslim olmamak br ısrar işidir Saydamsu.. Ayakta kalmak küçük bir zaferdir diyen Galeaona’ya büyük bir sukunetle ’Sonunda acıya alıştık,ve neşe elemden daha fazla cesaret gerektiriyor’ diye ekliyor Vigaud..Şems’in siyah efkarında,dünyaya gururla bakıyorum, çünkü hüznümü ben yarattım,bundandır seni bir devrim gibi sevmem diyordu..Devrim günceldi..Senin gibi.. Neden mi? Şarkılarım hala senin içinde ondan.. Nasıl doğar bir bebek çığlık çığlık.. Nasıl büyür bir bebek emek emek,sabır sabır.. Ve ne anlatır bir çocuğun bakışı.. Bir hayli sıkıntılı ve örselenmiş durumdayken bütün bunları düşündüm,realize ettim yeniden yeniden.. Büyümemizi seyreden kaç insan vardır hiç düşündün mü?.. Büyüyorduk işte,tek başına ve ya ıssız kalabalıklarımızla.. Büyüyorduk işte,geride kalanlarımıza rağmen.. Kaç kere tökezleyip yere düştük,kaç kere yeniden başladık bu bitmek bilmez adına hayat denen sahnede.. Emeklemenin neresindeyiz dersin?.. 24-31.Ağsts.2013
Gittin ya
önce mektuplar öldü birer birer sonra tarihsiz şiirler şu sıralar iki kaşın ortasından vurulmuş bir ruh var içimde bir bilsen ah bir bilsen beter bir kuşatma bu çiçekleri dökülen bir ağaç gibi solgun uçmayı henüz çözememiş serçe gibi tedirginim iki heceliydi ismin iki yakalı şehir kadar umarsız Bir sarmaşığa sarıldım ıslığımda denizci şarkılarımla rivayet bir vapurda hançerlendiğimdir düş yanması mı bu? yerleşik aşklar adına! daha kaç bahar kaç mevsim anlatırım gremeri bozuk dilimden ötürü vaad ettiğim aşkın sözcüklerini hey! sırmane çizgili şehir ve üstüne titrediğim temmuzçiçeğim aidiyetlerin yitik kıyısındayım hiç değilse bu gece tüm saatleri çocukluğuma kurun ki,durulmayan bir yanım kalmasın Beni bir istiridye kabuğu büyüttü su çekildi karanlıkta ağlıyordı kızkulesi özlemim dışarda kaldı damlayı mı gizlersin yağmurdan? şehir uyurken dili yırtılır ya söyleyeceklerimin muhtemelen delirmemek için tutar titreyen dizlerimi severim ah! repliğini unutmuş çelimsiz baş rol oyuncusu gibiyim yüzüm gözüm arsız makyaj -Yaprak kımıldamıyor içimde.Söyleyeceklerimi denize döküyorum- |
ve yerleşmemil zihniyetler aşkına! dök şair dök, nasılsa deniz tüm hüzünleri alır içine...