Ortadoğu günlüğü "otobüsler ve filmler"
hüzün sarısı otobüsler kalkardı yazlık sinemanın önünden
sırtlarında birdokuzyüzdoksaniki yükleri evet! tahtadan valizleri yani meyve sepetleri bir de çocukları ve sonsuz korku nöbetleri... hem kim unutabilir ki değil mi? Ortadoğuya giden çöl rengi otobüsleri yazdır bitmek bilmeyen şu koca mevsim perdede ucuz seks filmleri aylardan sürekli bir Haziran gökyüzünde Ortadoğu’nun amansız güneşi yerüzünde dağlar, düzlükler yeryüzünde (ve yolların yeryüzünü ikiye bölmesi solda kalan düzlükler, sağda kalan düzlükler) dikey düzlükleri, evet! dağları Ortadoğu’nun yani! kasabaları, köyleri ve bin yıllık öyküleri ölümün kol gezdiği güzelim şehirleri silah seslerinin bir türlü kesilmediği nasıl ölünürdü? nasıl ölünürdü? terden sırılsıklam bir gömlek, yakası ilikli... iki çarşaf, sakallar ve gazete manşetleri işte o kadar... vahşetin önce gözlerde gerçekleşmesi yer edinmesi gözlerde, bir türlü terketmemesi işte o kadar... (eski dünyanın çocukları... Ortadoğu’nun kadim halkları yani bir hayatı ölümle yaşadıkları ölüme çaresiz katlandıkları ve haber bültenleri, ve günlük ceset sayıları...) nasıl ölünürdü? nasıl ölünürdü? zahmet vermeden kimseye insanca yaşamak uğruna ama insan değilmişcesine Haziran sabahıdır şu koca vakit o biçim aydınlık bir güneş gökyüzünde kayısı bahçelerinde ikindi akşamüstünün korkunç kırmızı rengi hüzün sarısı otobüsler kalkardı yazlık sinemanın önünden perdede ucuz seks filmleri otobüsler kalkardı Malatya’dan Ortadoğu’nun güzelim şehirlerine sırtlarında bindokuzyüzdoksaniki yükleri |
otobüsler kalksın istiyor insan. yine.