Ayrıntısı Sık
yaz boğucu kimsesizliğinden sıyrılsaydı
bizde kalmazdı ağır hüznü tüm bırakılmışlıkların balkona çıkmaya üşenir sıkıntım apartman girişlerine serinlik çökenedek açılmaz gözlerim... sana heveslenir ufkum yaz ömrünü alır düşlerimin zaman atlamayı öğreneli kanıksadım yanımda olmayışını da... gece hayatıyla kurtulur gün ve bir akşam yemeğinde ölmek isterim karşında güze kadar uyanmamak tatlı sarıları erken çöken günün ilk soğuklarında uykusuz yüzümü yıkayana kadar ölü kalmak... yaz köpüklü sulara çağırır acımı tembel çaresizliğim kollarını arar bulutsuz göğe küfürle bakar beklenti terli ve yapayalnız sadece seni isterim bir senin sesini... ayrıntısı sık aklıma düşer çay içişinin ikindiler de küser gölgeye kitaplar tükenir başucumda orta çağına dönerim hüznümün şarkısız ağlamayı beceremem... yaz işçiliğimi anlamaz bir sen anlar seversin yazın suçu yok sen yoksun senin de suçun yok suçlu yokluğun... kağan işçen... |