Okuduğunuz şiir 16.8.2013 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Olgun Onur
Yalnızlığınla Kirletme Bu Kenti
yalnızlığınla kirletme artık bu kenti sokaklar kalabalık güzel, çocuklar oyunlarıyla sen olmasan da yanar sislerin içinden ışıklar kedileri ezer yine yorgun otomobiller duraklar mesaiye başlar ve yolcular suskun içimden taşan ırmakta boğuluyor sanki sabahlar
mezarını arayan ağır yaralı bir papatyayım ellerinin değdiği her falda ölüyor çıkıyorum en çok yaban otları büyüyor kırlarda bu mevsim gölge olmuyor karıncalara hiçbir çiçek saçlarının kızılıyla üşüyor tüm kaldırımlar kaç aşka geç kaldın da suskun böyle yollar
yalnızlığınla kirletme artık bu kenti bırak annemin sesindeki tılsımla uyanayım belki, güneş de doğmuştur çamların arasından solgun karanfiller veda etmiştir bahçelerden göçüne başlayan tüm mağrur kırlangıçlara göçüp gideceğim ben de bir gün mutlaka
sağır bir dilenciye anlatacağım tüm acılarımı seni varoş bir takvim sayfasında bıraktığımı günü geçmiş o yağmurla ıslandığını avuçlarımın annemin sesindeki tılsımı, kırlangıçları sesimin sesinde yalnızlaştığını, ağladığımı hangi aşka saklıyorsun şimdi ağrıyan sırlarını
yalnızlığınla kirletme artık bu kenti duvarlardaki yazıların sırrı çözülmedi henüz gece baskınları başlamadı mahallelerde bir geçit töreniyle selamlıyorum dünyayı dağılıyor ansızın dokunduğun tüm parçalarım yaşamak ve ölmek arasında hapsoluyorum
sanki esrik bir dumanmışım gibi alay ediyorlar bir kedinin elinden tutup geçirince karşıya seni eski bir rüyada karşılıyorum, konuşmuyorsun arşivlenmiş diliyle söylüyorsun yasak bir şarkıyı biliyorum, şarkılar en çok kendi dilinde güzel ama delip geçemiyorum bir türlü bu aşk yasağını
yalnızlığınla kirletme artık bu kenti hiçbir cemiyette anılmayacak adımız yan yana hiçbir meyve dalı açmayacak bizi sualsiz girilmeyecek ayrılık giymeden hiçbir sevdaya yaşlanmış çocuklar uyguluyor acımasız bir emri palet sesleriyle tanışıyor şimdi sokaklar
"sus, kimseler duymasın" diye mırıldanıyor sakallarının kiri yüzünden dövülen bir adam kimseler duymuyor ama ölüyoruz sorgusuzca kedileri eziyor yine yorgun otomobiller hüznümüzü öne eğip sıyrılıyoruz kalabalıklardan bir gün kedilere de yol verir elbet insanlar
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yalnızlığınla Kirletme Bu Kenti şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yalnızlığınla Kirletme Bu Kenti şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
ne bizler aşktan kaçabiliyoruz ne de kentler bizden
-insanın etrafı kalabalıklaştıkça yalnızlaşıyor-
belkide bu yüzdendir, bir çok kişinin ''dağ başı yalnızlığı''nı özlüyor olması ama her açıdan doyumsuz olan insan oğlu, zaman içerisinde bununla bile yetinmediğinin farkına varıyor
ömrünün her anına bir ''keşke'' yerleştirerek pişmanlık duygusuyla temizliyoruz bu ''kiri'
*
bazen hayatın içerisinde yürüyen -ironi- bir hayalin peşine takılmaktan alamazsın kendini
iyi ki şiir var dersin
iyi ki----------(
*
şiir için teşekkürler değerli şair saygıyla
Cömert Yılmaz tarafından 8/17/2013 9:28:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Cömert, silene değildi sorum, yani sizlere değildi.
Ben neler oldu şahit olmadığım için merak ettim. Zaten ardı sıra da öğrendim silinmelerinin sebebini. O yüzden benden yana sorun yok. Elbetteki yönetim olarak istekleri yerine getiriyorsunuz. Bunu ben de istiyorum zaman zaman. Irmak hiçbir yoruma cevap yazmamış. Başka yorumlar görmek istemediği için mi sildirtti acaba diye düşünmüştüm, meğer hiç hoş şeyler olmamış.
Yani eleştirim size değildi ustacım... Saygı-sevgi bizden.
Sözüm şaireydi zaten, Cömert Bey. Yönetim de şair de onca küfürden önce müdahale edecektiniz. O yüzden, kapatalım konuyu, çünkü sahiden ben anlamıyorum kim korunur, kim susa zorlanır bu gibi durumlarda.
Altı üstü bir engelmemeydi yapılacak olan. Engellenmedi ve yorumuyla şiir dışı polemik başlatan bey, saydı sövdü gitti gönlünce, hepimize.
şimdi bu aşamada korunan ne aklama kime, yorum ve yanıt silme niye? Ben anlam veremedim, kusura bakmayın. Şairin de işi rast gelsin, yorumcusunun da. Yani usta, sahiden ben kırgınım ve anlamlandıramadım olayı da şairi de, sizi de...
Madem özetlenecek olay... Özü buydu. Var mı yanlış?
burayı kendime aldım kardeşim tamamen muhteşem fakat burası...
ağlama sebebim..
"ağır bir dilenciye anlatacağım tüm acılarımı seni varoş bir takvim sayfasında bıraktığımı günü geçmiş o yağmurla ıslandığını avuçlarımın annemin sesindeki tılsımı, kırlangıçları sesimin sesinde yalnızlaştığını, ağladığımı hangi aşka saklıyorsun şimdi ağrıyan sırlarını
hangi aşka saklıyorsun şimdi ağrıyan sırlarını
hangi aşka saklıyorsun şimdi ağrıyan sırlarını
hangi aşka saklıyorsun şimdi ağrıyan sırlarını
hangi aşka saklıyorsun şimdi ağrıyan sırlarını"
tebriğim sevgi dua ile
ayrıca seslendirme nasıl güzel bir dinleti idi.. defalarca dinleyebilirim
Olgun hocama da selam dua ile...
de_soulmate tarafından 8/17/2013 7:03:09 PM zamanında düzenlenmiştir.
Öncelikle seçki kuruluna saygılarımı ve tebriğimi iletmeliyim ki şiiri dünden beri DİNLİYORUM. Okuyorum demiyorum dikkat ederseniz, Olgun Bey'in nefesine sağlık, şayet kabul ederse ben de isterim şiirime can katmasını, ruh olmasını...
Aynur ablacım, gül yüreklim bence kendini yorma, seni seviyorum... :)
Bir kez daha her iki şairime sevgim ve saygımla...
İlk kez bir şiiri hem dinledim hem gözlerimle takip etmenin hazzını yaşadım .Fon da içime işledi şiirin kendisi de öyle dev gibi yükselen duyguları yaşattığınız için teşekkürler .
unutulan bir maziden geliyor bu tren yorgun akşamlardan geçerek avuçlarına sızan baharlar gibi dengesini yitiren bir topaç ruhunu öteleyen bir ruh parçası gibi
dingin ve ağlamaklı geçiyor burada zaman
kaybedilen emanetlerde saklıdır hayat çıkar bir yerden ve yeni bir dün sunar acıyan yanına
İki güzel yürekli ustadan şiir ziyafeti sunulmuş... Ses, mana, güncellik, çağrışımların gerçekliği ve duygusallık, hüzün gibi bir çok artılar kıymetli şairin kendine has tarzıyla dizelere yansırken, Olgun Beyin etkili seslendirmesiyle ve seçilen fonla sayfaya gelen okuyucu sayfadan çıkmak istemiyor... Teşekkürlerim her iki ustama çokçadır... Selam ve saygılarımı bıraktım..
Dört yanı gölgelerle çevrili kentinin... Hadi bulalım gölgemizi bu kalabalıkta. Karınca yuvasına ekmek taşıyalım beraber. Sen bir şiir yaz bAŞKente nazır, ben gözlerini vereyim Irmakya...
"sus, kimseler duymasın" diye mırıldanıyor sakallarının kiri yüzünden dövülen bir adam kimseler duymuyor ama ölüyoruz sorgusuzca kedileri eziyor yine yorgun otomobiller hüznümüzü öne eğip sıyrılıyoruz kalabalıklardan bir gün kedilere de yol verir elbet insanlar
Kutladım Irmak kardeş harikaydı yine, yorum da öyle iki emeğe de sonsuz tebriklerim ve saygımla...
yalnızlık hep kirli kalacak şiirler ise hep aydınlık ve tıpkı suya yansıyan yakamozlar gibi ışıl ışıl parlayacak ötelerden bir şair bu kente uğrayacak tıpkı ırmak gibi coşacak ve ben tekrar uğrayacağım şiirsel yalnızlığına asmalı çardaktan ruhum bir yudum şiir tadacak
Yaşamın göğsünden yalnızlığı kanatarak kopmuş gelmiş şiir...kanayarak...ben çok etkilendim gerçekten.Gerek kurgudaki ( anlatımsal kurgu ) mimari güçlü yapı gerekse buna sütun ve kolon olan imgeler yine bu kolonlara çimento, taş, olan kelimelerdeki özenli seçimler birleştiğinde bir sanat yapıtını en görkemli haliyle görmemizi sağlamış.
" Gece, yalnızlığımıza çekilen gök- perdeyse ; şiir içerdeki aydınlığımızdır " demiş sevgili Şükrü Erbaş üstadımız... ah şiir acınla geldin durdun karanlığınla karanlığıma...
Saygıdeğer Olgun Hocamın nefesiyle taçlanan değerli eserinizi okumak ve dinlemek gecenin bu vaktinde nasıl etkiledi anlatamam.Ey gece ve şiir öldürdünüz yine beni...
Emeği geçen her iki değerli şair dosta gönülden teşekkürü borç bilirim.
Var olun ilelebet dilerim.
Her dem selâm ve sonsuz saygımla şiir yüreklerinize.
Hüzün dolu şiir fon ve yorum mükemmeldi alkışlıyorum Yüreğine kalemine sağlık Yürek sesin hiç susmasın ______________________________________________________Saygılar
sessiz harflerinle yaklaşma sakın şiire mısralar sen konuştukça güzel sussan da noktasını bulur ya yüklem bir virgül, bir namludan düşercesine milli olmayan bir acıdan hesabını görüp günah çıkarmadan aforoz edilir yine
taraf değiştirmiş bir hüzünden geliyorum karanlık ve zayıf profilini dilinin altından ellerime uzatınca kendisini her gün kaldırımlara kiralatan ucuz bir metres gibi dudaklarımda yatırmak zorunda kalıyorum
sessizliğini bulaştırma şiire yoksa tutulur şehir tutulur bu sokaklar bırak gelişinle ıslansın her yer bilirsin ki en güzel hüznü o saatte ortaya çıkarır kuşlar
bundan böyle kimseye göstermeyeceğim yaralarımı ileri düşünen bir cümlenin orta yerinde tansiyonum düşüp şiire yakalanınca ola ki gerici bir harfin kurşunuyla öleceğim açıktan açığa hakaret eden bir ünlemi de giderken beraber götüreceğim
sessizliğinle öldürme sakın şiiri oysa ben sesimi parlatıp parlatıp yirmi dört saat üstüme giydiriyorum yan yana üç nokta ... bakınız bu kadar da gururlu ve yalnızız
haydi ne duruyorsun şimdi gel vur beni ne de olsa çocukların toprağı öptüğü yerde açan tüm çiçekler seri katildir!..
mer@lgül...
sen illa ki böyle güzel şiirler yazmak ve beni konuşturmak zorunda mısın Irmak..?
alacağın olsun...
ama gel gelelim ki şiirin hüznü de...ezgisi de...yorumu da öyle güzel ki...susana aşkolsun...
Yaralım tarafından 8/16/2013 3:15:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
"mezarını arayan ağır yaralı bir papatyayım ellerinin değdiği her falda ölüyor çıkıyorum"
...
Bahçelerimde sarı umutlar vardı Bir de yalnızlığına mahkum ellerim Tüm papatyaları yoldum umutlar gibi Tılsımlı yarınlar büyüttüm içimde Bir ben büyümedim bu yalnız kentte Bir de ellerimin çukurundaki sarı umutlarım...
Annemin çığlıklarıydı geceme düşen Bombalandığından beri bu ıssız kent, Harabelerde alıştım yaşamaya yalnız ve sensiz... Göçebe kırlangıçlara gölge oldum, Hiçbir karanlık aydınlanmadı hayallerle Hiçbir gökkuşağı "senli" renklerle açmadı, Hiçbir filmin sonunu izlemedim omzumda hissetmeden Saçlarının ağırlığını Kirlendim yalnızlığının mahremine sürüp günahlarımı Daha fazla kirletme beni, Daha fazla kirletme...
:)
Söylettin beni Irmak, öyle güzeldi ki şiir... Nerede, ne zaman olursa olsun seni okumak öyle güzel ki, mahrum etme bizi şiir güzelliğinden ki yüreğinin sıcaklığını hissetmek ister bu dost yürek, şiir şiir okumak seni, dost elini yüreğimde hissetmek gibi...
Kırlangıçlara el salla, umudumu yükledim onlara, göçebe sonbaharlarda.
yalnızlığınla kirletme artık bu kenti bırak annemin sesindeki tılsımla uyanayım
Annemin sesindeki tılsımı ne zaman unuttuğumu unuttumda şiiri okuyunca o tılsımla uyansam keşke dedim... yalnızlığınla kirletme evimi demek istedim birden ikili üçlü dörtlü yalnızlıklar..Herkesin kendine göre işi olduğu koşuşturduğu ve yalnız bırakmamak için verilen mücadelemi hatırladım....Ve yalnız bırakılışlarımı... Ve en çok duyduğum sözü hatırladım ama şimdi çok işim var anne... yetişmem gerekiyor acelem var... ve dostlarımı hatırladım sonra hep koşmaya yetişmeye çalıştıklarımı ve en zor günlerimde yalnızlıklarımı hatırladım... Yarım yüzyıla gelen yaşımda hala insanlara diyemediğimi hatırladım yalnızlarınızla kirletmeyin ruhumu... Irmak çok fazlaydı bu şiir... aldı götürdü beni... ve diyebilmiş şair bugün sevgiliye belki yarın yalnız bırakacak herkese ne güzel dedim diyebilmek te güzel... harikasın sen şairim sayfalarca yazabilirim ama dağıldım be şair... yürek sesini yürekten kutlarım her daim saygım sevgimle....
Yalnızlık; çok bilinmeyenli denklem.. Ruha vurulan kör bıçak. Zifiri karanlık.. Zifiri karanlık gecede ses(sizlik) sarıp sarmalayan hüzne boğan koynuna sokulan sorgulatan acıttıkça acıtan..
'Sus kimseler duymasın'
"yalnız kaldınız sanırsınız, biliyorum. yalnız bırakılmışsınız, biliyorum. ötesi yok.
ötesi var yalnızlık müziğin bile seni dinlemesidir. yalnızlık insanin kendine mektup yazması ve dönüp-dönüp onu okuması yalnızlığın da ötesidir."
Ne güzelsin sen ve iyi ki varsın 'Şiir'. Sustum. Okudum, okudum dinledim dinledim yeniden... Şiir konuştu ben dinledim... Aldı götürdü ruhumu sardı sarmaladı vurdu çarptı sızlattı oluk oluk aktı hüzün.. Öyle işte! İşte öyle (çok) bir şey...
Teşekkürler iki yüreğe, teşekkürler... Saygıyla...
sevdim ...