Seni düşündümkıyıda bir kafede oturup vapurları seyrettim bozkırdım ekin başaklarıyla, ahlatlı tepelerle denizin dalgaları ıslattı tenimi bir sigara yakardım, içseydim eğer aramızda uzayıp giden mesafelere seni düşündüm bu sonsuz mavilikte deniz değin mavi sıcacık gülüşünle bir şarkı yapardım,çizerdim yüzünü bulutlarla güneşin arası bir yere aramızda bir yığın türbülanslar olmasa gerçeğin düşünde kaldım, düşün ıradı oysa kısaydı aramız iki harf arasından daha sana iğne batsa, ben duyardım yakana ildiğin kırmızı karanfil bendeydi kokusu el uzatmadan aynı yöne bakmak ne güzel bir vapurun tenha güvertesinden cümle yolculara selâm gönderip huzurlu bir akşamın telâşsız sesinden ve sesini dinlemek kaygıları unutup uyanacağını bilerek senli günlere bir tarla gibi kaldım, hasat edilmemiş sapanla kuş vurdu çocukluğun bozkırda yeni ayakkabı alınmış gibi bayramda seni uyandırıyordum sevinçle günaydınlı sabahlara geç kalmıyorduk yaşamaya düş bu ya, bütün hayatların lâmbaları yanıyordu 25. 7. 2013 / Nazik Gülünay |
işte sevda
satır aralarında gizli bir hüzün yatıyor
sanki kaybetti kaybedecek
şair
sevdasını günlük sözcüklerle o kadar güzel anlatıyor ki
o an sanki sevda yaşamın içinde dolaşıyor
nefesleniyor
güverteden martılara ekmek kırıntısı atıyor
ileriki bankta gazetesini okuyan adamın gözlerinde yansıyan yarınları yaşıyor
da yaşıyor vb.
tebrik ve saygılarımla düşündaşım