çırılçıplak bir aşkın resmi
Her gün biraz daha Kıyıdan uzaklaşınca bu sessiz aşk
Limandaki yalnızlığım tavana vuruyordu. Ve Bir yudumluk bocalamadan sonra, Yalnızlık bana aitmiş/ im gelen bir parçaya dönüşüyordu. Ve bu duygu beni aşkın o hal bölgesinden çıkarıyordu. Yani insanı tutkusu ile bağımlı hale getiren esrarengiz kokusunu benden alıp götürmüştü. yeni bir senaryoydu belki de yaşamım için, öyle ki bu senaryo endişesiz bir düşünce sarmalından geçirirken beni ve ruh hali /yetimi aşka da yeni bir tanım getiriyordu. ‘’aşk birleşince bedende, tende çırılçıplak kalıyorduk’ Ve aşkın bir tanımı da bu değil miydi, Gözleri kör eden tutkusuyla, Onu dünyanın merkezinde tutan Görmek istediklerimizi göstermeyen Ve arzularımıza kement vurulmuş Geleceğe dair bilmediğimiz bir tuzaktı. Ve bu tuzağın farkında değildik hiç birimiz. Bunu anlamaya başladığımız gün Arzularımız konyak tadındaki bir tende birleşiyordu. Ve artık her şey çırılçıplaktı, Aşk da çırılçıplak kalmıştı. Ve bu kadar aciz ve zavallı duruma düşmemişti.. Çünkü tenin için de birleşen şehvet dolu açlık bilmediğimiz ve ilk defa öğreneceğimiz gerçekleri ayyuk/ aya çıkarıyordu. Yani gözlerimiz kör olmaktan kurtuluyordu arzuların kaynaştığı bir gecede. Sonrası gürültü ve kavga Hiç tanımadığımız bir liman Ve bu limanda yıllarca neye hizmet ettim neden durdum diye hayıflanıp Durumu kavrayamamak. Ve en önemlisi pişman olmak… Şimdi bunları düşünüp yazarken Kıyıdan sessizce uzaklaşan aşka güle güle diyorum, Sen gidince seni ve yalnızlığımı daha iyi anladım… Kırşehir/temmuz 2013 |