Hülyakupkuru bir dal gibi sarı yaprakların rengi ölük suyu çekilmiş yüzünden bir insan müsveddesi geziniyor sadece onca yaşananların kamburu çıkmış seni başından tanıdım dedim valla karşıdan görsem tanıyamazdım çok zayıflamışsın sen gülümsemeye çalıştı suçlu arayacak zamanında değildi o eski halinden bir nebze olsa bir bir sayıp dökerdi tüm olanları bir sürü suçlu arar bulurdu bir marketteydik sıra bendeydi ödemede baktım uzaklaşmış arkamdan usulca yüzündeki keskin acı gülümseyle aldığım şeyleri kasiyere verirken seni düşündüm Hülya kimbilir kaç erkek koştu peşinden kaç kişinin yüzüne tükürdün yukardan Fahriye abla yanında olamaz çırak bir kez bir erkeğin adını pantalonuna işledin kardeşlerin anlamasın diye tersten kaç kişi her zaman gülen dudaklarına kandı dönüp dönüp onlara bir daha bakmana biz senden önce büyüdük sen o zaman çocuktun büyümeye hevesle kalçanı ileri çıkararak yürürdün bize fotoroman yürütürdün bayiden adamı sözlerle uyutarak Bayhan’ı tanıdığında annenin çimdiklemeleri sürüyordu dişlerini sıkıyordu bazen bazen ısırıyordu kolunu düğününde ne güzel bir gelindin bilmem girmiş miydin on sekizine sekerek yürüyüşün dansedişin gözümde simsiyah bakışların damadın yüzünde sana da kader gülmedi Hülya önce aldatıldın, ayrıldın barıştın sonra kocanla tekrar evlenecekken vurdular sağ sol çatışmasında kahvede mezarlıkta ağaçlara çıkıp mezarına işediklerini gördüm dedin sağcıların solcu mezarlarına senin kadar bizim de içimiz yandı o zaman da suçlular cezasız kaldı bir kızın vardı bütün sevgini verdiğin bir de doğumdan kalan hastalığın arada sevdiğin erkekler oldu kardeşlerin hiç anlamadı ki seni bir işe yaramaz adama nikâhsız verdiler kaç ay sabrettin bilmiyorum onun esrar çekmesine geri geldin bir hüzün oturdu yüzüne sanki suçlu senmiş gibi yıkıldın belli etmemeye çalıştın hiç kimseye durmadan oyalar ördün yemeniler sattın sonunda kader güldü demiştik yüzüne yaşlı bir Albayla evlendin kısa sürdü mutluluğun daha balayı bitmeden kollarında öldü adam ömrüm boyunca bu kadar mutlu olmamıştım demiş albayın Gülben yüzlü kadınım 18. 7. 2013 / Nazik Gülünay |