uçsuz bucaksız bir aşkın günlüğü..Her şafak bir İstanbul çiziyorum yüreğimin sevdasına. Ki böyle duyulmamış bir sevdayı İstanbul ilk defa dinliyordu Yürek ağzı mısralarımda.. Her mısrasına ruhumu ve yüreğimi ortaya koydukça Tanımını bilmediğim bir sevdanın derinliği zuhur oluyordu bende. Öyle ki bütün acıları benden topluyor, Senden başka bir acı bırakmıyordu. ve her dakika biraz daha közleniyordu bu acı ve sığmaz oluyordun hiçbir şiire. bütün şiirler eksik kalıyordu sana bir bakışın ve gözlerinin içine yansıyan bir tebessüm bile bütün şairlerin şiir heybeleri için çok geliyordu. oysa her aşkın bir kıyısı vardı bu heybenin içinde. ve kıyıda biten bir düşü bizim aşkımızda ise bir kıyı, ve limana demir atan bir gemimiz yoktu. bizim aşkımız sevdası ve düşleri hiçbir yere sığmayan uçsuz bucaksız bir şiirdi. kıyısı olamayan açıklarda hep yol alıyordu. Ve hikayemizin bir sonu yoktu, Hep aşıktık ve aşkı çok seviyorduk. Şimdi bu aşkın şiirini dinletiyorum sana ey sevdası mahşer yeri olan yedi tepeli şehir, Bir şafak uyansam seni koynumda bulsam Dünyanın en mutlu şiiri ve dünyanın en mutlu düşü ile uyanacağım.. Kırşehir/temmuz 2013 |
tam şiire ısındım derken bitiverdi :):):)