Denizle Gelen
Hayatla arama attığın dikiş izleri duruyor dudaklarımda
dilimde verdiğimiz sözler, alnıma kader diyerek kazıdığım ismin... ve kafamın içinde sayıklayan cılız bir sesle tekrar ediyor kıramadığın duvarlarımda yankılanan bir cümle... gel, me- ye- cek... Gelmeyecek diyerek kanıyor vücuduma attığım çizikler, gelmeyecek... düştüğüm denizde tutunduğum yosunlar sarılırken boynuma, dinle diyor, denizle gelen kadın, sen ona bir adım atarsan, o senden iki adım uzaklaşır... oturup ağlamak istiyorum çocuklar gibi... dinle o zaman anlatacaklarımı, sevdiğin bir şarkı gibi, eşlik ederek, bitmesin isteyerek... karanlığı bile "sen gidiyorsun ve ışıklar sönüyor" diye anlatabiliyorum ve söyle bana şimdi, nasıl ağlayabiliriz denizin içinde? Bu son değil, dahası da var akmayan gözyaşlarımın, acının, şiddetin, çığlıkların.. çığlıklar... Anne rahminden çığlık çığlığa kopartılan bağımı sana bağladım ve öyle bir kelime ki bu, o bağı kesiyor, gelmeyecek diyerek... susma, sen sustukça intihar ediyor yağmur damlaları... soğuğu bile, "sen elini çekiyorsun ve sıcaklık kayboluyor" diye anlatıyorum söyle bana, kime sarılmalıyım şimdi düştüğüm denizde? Bu son değil, dahası da var... Dinle o zaman, bilmediğin ne kadar şey varsa, hepsinin özetidir bu... Düştüğüm deniz sensin diye düşünerek, bırakıyorum kendimi sana... sana sarılır gibi, sana dokunur gibi, ağır, sessiz ve canını acıtmamak için kıpırtısız durarak... gelmeyecek! gelmeyecek... öyle bir kelime ki bu, ağır... ve onu yuttuğum suların üzerine ekleyerek boğuluyorum... beni kendine çek, derinliklerine sakla, kimsenin bulamayacağı yerlere sürükle, beni ağlayabileceğim yerlere sürükle... Özgürlüğüm senin elinde, ölü bir vücut bu... eğer onu içinde saklamak yerine, bırakıp gitmek istersen, daha iyi dinle anlatacaklarımı nutuk gibi, dua gibi... hayatının fonuna koyarak, ses çıkarmadan, sadece hıçkırarak... Eğer bırakıp gitmek istersen, bil ki, "burada denizle gelen, denizle gider.. akan kan damlalarımdan oluşan..." Onur Budak |