ruh bozgunu
bir dönme dolap kuruldu kafamın içinde
ne zaman baş aşağı gelse aklım fikrim firarda kendi kendime ilan ettiğim savaşlarda hep kendimi yeniyorum yine ve hep kendimden esir alıyorum seni yıkılmaz kalelerini kuşatıyorum içimin dikenli tellerine hüzün döşüyorum ve her duvarına yüreğimin üzerine basılmış mayınlar yerleştiriyorum sonra en çok yokluğa düştüğünde varlığım aklımın sınırlarındaki el bombalarının pimlerini çekiyorum bir bir yerle bir oluyor yokluk yokluğunu fark ediyorum bir kez daha yeniliyor içimdeki kumandan her yanı ter her yanı ayrılık doluyor ve ölüm soluyor nefesi büyük mağlubiyetlerin ardından teslim oluyorum kendime hasar tespitine başlıyor ruhum paramparça bir kaç anı ve üstü başı kirlenmiş bir kaç tebessüm kurtarıyorum izbe yıkıntılardan kendimi yendikçe sana yenilmeye muhtaç oluyor yüreğim kapına dayanıyorum duymuyorsun ve muhtemelen uyuyorsun kan kokusunun rehavetinden sil baştan başlıyor her şey yine uçurumlardan sallandırıyorum kelimeleri ve kırıyorum cümlelerin boynunu bir tekmede sonra hatırlıyorum unuttuklarımı ve aklımdan başlıyorum kurşuna dizmeye |