Kördüğümizahsız bir yol hükümsüz bir son ve sen... gördüğün iklimsiz bir sevdanın seyrü seferi velhasıl kördüğüm söze ziyan merhabanın anlamsızlaştıkça an’lık hevesi dile düşen kırk yetim lokması ki nefese yara gırtlağa düğüm nefse cehennem küfrün ağrıttığı yüreğin azami intiharı ve bir çocuk cehennemin alın yazısında anneden beddualı tiz bir çığlığın sessiz ve solgun bekleyişi kulak çukurunda şeytanın gülme sakın sakın gelme sakın ölme... kol yenden ayrıldıkça büyüyen tuzak ve tırnağın ete ihaneti kelimelerin kesiklerinden doğranmış bir dilin gerdek gecesi sonra yarın sonrası yarım şimdi zaman kınalı bir deniz ertesi.. |
"gülme, gelme, ölme"...noktasal kırılganlık....
çok eskiden ertesi yarınlar vardı radyolarda daha çocuk aklımla "ya yarın olmazsa" falan diyordum...
ertesiz olsun şimdi zaman, zaman ki ertelenmeyecek kadar kutsal an..