ben; kapitalist komünist
gözlerin gülüyor, dişlerin inci.
kaşların keman mı senfoniler… dişlerin arasında kasabalar, bahçeler dişlerin ardında dişçi sınıfına mensup aileler ben; kapitalist komünist utanmasa diş fırçan nasıl marksist! rus edebiyatı olmuş dişler, düşler. hem seni isterim, hem evreni* asmayalım da besleyelim mi? dişlerinin arasında tarlalar, bahçeler ben onlarla yetinmem! ay ışığı gibi parıldayan gözlerinde; ekinleri sürerim kirpiklerinden aşağısı çiller,* seçim vaatleri, otomobiller, evler!* dudakların kıpkırmızı bir yasağı dişlemesine göz yumuyordu Adem? olduğu kadar, olmadığı kader sen gülüyorsun yine, gülsümler* gülsüm* de gülüyor, gülsünler. gözlerin alay ediyor, esiyor, yaşarıyor eteğin uçuşuyor, tutuyorsun ellerinle ellerin parlıyor, ıslak ellerin yaşarıyor eteğinde eteğin ıslanıyor, yaş ellerin! seni izliyorum, dilek tutup üflüyorum. güneşten kıstığın gözlerinle sen; gülümsüyorsun , içimi ısıtıyorsun. içim içim sen, acıtıyorsun! içimin kuruluğu kavruluyor yaz günü, ağlamışlık tadı. akıp giden nehir gibi göz yaşı, buluyor yatağını dilimde tuzlu, sıcak bir acı… henüz ham dut ağacı altında uçuşan eteğin, eteğinle gülüşen dişlerin saman sarısı saçların toz toprakgillerden. bir kovboy türküsü tutuşmuş saçlarına; alev alev ”lev enzelnâ” * din gibi, mübarek! seni sayıklar tüm peygamberler adına yazılıyor ayetler, sureler. benliğimde bir çizik, içinde yeşeriyor senler buduyorum seni gözleyen, sana gölge düşüren, kol kanat geren; yeşiller! yasaklanıyor cennetin, mühürleniyor gözlerim sensizliğe kol kesen, baş kesen, yol kesen. ezber duâ gibi ve kelime-i şehadet prangalar vuruldu, ezan sesleriyle vakitler. gözlerim seni arıyor, çaresizliktir özlem. ellerimde ellerin olmalı, gözlerim zaten sen, basına kapalı görüşmeler gibi; merak içimde hep sen! |