Izdırabım, dinmeyen histeri bir sancıya; Derdime derman olan, müjdeyi aldım bugün. Pes demedim, salmadım vuslatı; eyyamcıya; İkramı bol ayların, seyrine daldım bugün.
Her dileyen lütfedip, mürteci oldun desin; Bende değil benliğim, sense garip bendesin; Belli ki; lütfettiğin, mürteciden öndesin; Pir uyanıp uykudan, insafa geldim bugün.
İnsanı insan eden, maksadı aşmak değil; İblise yoldaş olup, yolları şaşmak değil; Doktoru mert olmayan, derde bulaşmak değil; Hüznü başımdan atıp, doğruyu buldum bugün.
İlk durağım; ayların, ihsanı bol hancısı; Şöhreti çok, "hay" olur bilmeyenin sancısı; Hem doğacak günlerin, hem iremin öncüsü; Duygusu hoş, şükredip; kaygıyı sildim bugün.
Müf te’ i lün / fâ i lün / Müf te’ i lün / fâ i lün
11mayıs2013
Cümle müslüman aleminin, üç ayların feyzinden nasiplenmesi dileklerimle...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
IZDIRAP şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
IZDIRAP şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
"Izdırabım, dinmeyen histeri bir sancıya; Derdime derman olan, müjdeyi aldım bugün."
"Müf te’ i lün / fâ i lün / Müf te’ i lün / fâ i lün
selam ağam.
Ka'b bin malik r.a. hakkında fazla bilgi yok. internet dışında. bir kitapçıya uğradım. NT'ye... ordan birine sordum... -dedi: zamanında ben de araştırmıştım fakat hayatüs sahabe dışında -orda da çok kısa- ayroca bir kaynak bulamadım. ... bunun yanında bulduklarım okuduklarıma nazaran bir kaç mısra ilham olduysa da o ara kaydedemedim.. bakalım, Mevlam neylerse güzel eyler...
bu aralar ders çalışmalıyım. :) şiir uzak... çok vakit alıyor...
yine de... geçenlerde
e d i b / a h m e t üstadın
TÜRK EDEBİYATININ SEÇKİN ŞÂİRLERİ VE ONLARDAN NUMUNELER yazısı sebebiyle
"Nihad Sami Banarlı "Resimli Türk Edebiyatı Tarihi" (İki Cilt 1971-1979)" kitabını ararken sonradan almaktan vazgeçtim:(
Örneklerle TÜRK ŞİİR BİLGİSİ--- Cem DİLÇİN'in kitabını aldım...
neyse...kitapta aruz hakkında kalıplar malıplar derken...mantığıma yatıramadım şu aruz kalıp işleri yatar gibi oldu.
aruz kalıpları hakkında... arap'da 19 bahir ve 6 daire, türk ve fars'ta ise 14 bahir ve 4 daireden bahsediliyor... daireleri anlayamadımsa da üstün körü okumadan:) bahirler galiba kalıplar oluyor...
şiirinizdeki kalıp...
"Izdırabım, dinmeyen histeri bir sancıya; Derdime derman olan, müjdeyi aldım bugün."
.................."Müf te’ i lün / fâ i lün / Müf te’ i lün / fâ i lün noktalama ile: der di me der, / man o lan/ müj de yi al/ dım bu gün ...........yani: - . . -/ - . - / - . . -/- . -/ .......velhasılı:kapalı açık açık kapalı/ kapalı açık kapalı/ kapalı açık açık kapalı/ kapalı açık kapalı....
şapkalı a'lar veya ı'lar da kapalı heceymiş.. kafama yattı..
SORU 1 : yukarıdaki kapalı açıklık açılımım:) DOĞRU MU?
SORU 2 :Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl, kalıbın isminden(SONRA ÖĞRENİRİM NASİPSE:)) ziyade... işaretler çat ma kur ban/ o la yım çeh/ re ni ey naz/ lı hi lal kapalı açık kapalı kapalı : açık açık kapalı kapalı/ açık açık kapalı kapalı / açık açık kapalı yani: -.--/..--/..--/.--/ DOĞRU MUDUR?
aruzla şiir yazmayacaksam da öğrenmeliyim bu garip ve heceye göre işgüzar divan edebiyatını....:)
yakında sitelere şiir konusunu yazarız, işaretleriz seçenekleri seçenekler içinde doğum gün ay yıl da olur burcumuza, bir de ad soyaddan karakter tahlili yapar şiiri yazıp gönderir:))
7-8 şiir denedim...
11 li ve 65'de ... 443 ve 74 sitenin kafasını karıştırıyor tam sonuç vermiyor, 8 lide de 35 ve 53 kafasını karıştırıyor, 77 de bulduğu tüm sonuçlar doğru..:) 8 6 veya 6 8 olana kalıbı yok dese de... 86 yazılmış diyemiyor...
güzel bir site de hece mimarisinde bana faydası olmaz:) aruzda ise benden çok bilgili valla:) nokta çizhi kalıp ismi hemen gönderiyor, faydasını göreceğim muhakkak. sık kullanılanlara ekledim...
İşin doğrusu Abdullah El Ensari adında bir sahabe tanımıyordum. O bakımdan hemen bir araştırma yaptım ve karşıma ne çıktı biliyor musunuz.
Çocukluk ve gençlik yıllarımda içinde pek çok kez namaz kıldığım İstanbul- Ayvansaray Hazreti Cabir Camii.
Hz. Cabir Kimmiş peki?
O camide Türbesi bulunan ve bu türbenin o caminin içinde bulunmasının çok ilginç bir hikayesi olan Cabir bin Abdulla'ül Ensari...
Bu hikayeyi dostlar ile paylaşmak şiir şeklinde olursa benim için baya zor olabilir..O bakımdan düz bir yazı yazmak istiyorum...Tabii ki sizin de görüşünüzü alarak...Eğer ''Uygundur'' derseniz Bu çok çok iyi bildiğim yeri ve bu çok çok iyi bildiğim sahabeyi düz bir yazı ile anlatmak istiyorum.
Recep -Şaban-Ramazan... Oruç tutmanın ne kadar sevabı var?..İslamiyet hep ölçü üzre velakin ALLAH taala buna bir ölçü bildirmemiş diyor ki; Onu anca ben bilirim o bana ait...Burda en açık mana aklıma geliyor ki , orucun sevabını insan beyni hesaplayamaz...
Recep- ALLAH c.c - Şaban ise Hz Muhammed a.s - Ramazan ise Ümmeti muhammed için ...Bakın burda ki ALLAH taalanın bizi ne kadar düşündüğüne , kulları için olan Ramazan ayındaki orucu farz etmiş... İbadetler arasında oruç tutmanın ne kadar faziletli olduğu bir rivayette şöyle anlatılır; Hz Adem ,yasak meyveyi yediğinde ilahi nur kendinden çekilir ve yeryüzüne gönderilir...Dünya gözü ile teninin rengini gören Hz Adem, teninin renginin siyah olmasından Allah taalaya niyazda bulunur...Allah taala der ki ; ya Adem ay takvimine göre 13-14- ve 15 bu günlerde oruç tut teninin rengi açılacak... Bu şekilde Hz Ademin ten renginin biraz daha açıldığı rivayet edilir....Oruç ta Ademden beri vardır... 3 ayların haricinde her ay yani kameri takvime göre 13-14-15 ay ortasında oruç tutmanın da çok makbul olduğu bilinir...
Aslında bu tür konulara çokca tefekkür etmemiz gerekiyor...Tefekkür ; insanın kalbini ALLAH C.C ye yakınlaştırır...Yakınlaşmak ise ona misafir olmaktır. Bu durumda bilinmeli ki ALLAH taala kendine misafir olan hiçbir kulu ikramsız çevirmez....Selamlar, saygılarımla üstadım...Yüreğine sağlık...
Üç ayların fazileti tüm inananların üzerine olsun. Kalemine sağlık. Üç hilalin sembolleşmesine ilham olan Recep Şaban ve Ramazan'ın feyzinden kana kana içenlere ne mutlu. Selam ve saygılarımla.
Usta, ne denilir ki tüm müslümanların üç ayları kutlu geçsin. Savaştan uzak, barış dolu günler gelsin.Bolluk, bereket daim olsun. Kutluyorum. Sağlıklar diliyorum.
"Doktoru mert olmayan, derde bulaşmak...." yeni bir ifade ve söyleyiş benim için...çok hakkatli...derin...
"Müf te’ i lün / fâ i lün / Müf te’ i lün / fâ i lün
_ . . _ / _ . _ /_ . . _ / _ . _ " bunları koymayın şiir altlarına kendimi capcahil hissediyorum valla ağabey...:(
ve o kadar çok hak veriyorum ki
".... Şiirde Mehmet Emin Yurdakul’a bağlanan Milli Edebiyat akımının en tipik sürdürücüleri, Hececiler ya da Hecenin Beş Şairi adlarıyla anılan Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon, Halit Fahri Ozansoy ve Enis Behiç Koryürek’tir. Ortaç, Bilgi Derneği’ne ilk gidişini ve Milli Edebiyat akımını benimseyişini şöyle anlatır: “Ara sıra utangaç gzölerle yüzüme bakıp gülümsüyordu Gökalp-Neden sonra bütün gücünü toplayıp; – İçtihat’a yazıyorsunuz dedi. Boynumu bir yana büktüm: – Evet… Aruzla, dedi. Boynumu öbür yana büktüm: – Evet… Sonra kapı açıldı kapandı, açıldı kapandı. Ali Canip’i o gün gördüm, Ömer Seyfettin’le o gün karşılaştım, Celal Sahir’le o gün konuştum ve Orhan Seyfi ile Enis Behiç’le o gün arkadaş oldum… Yeşil masanın başındaki konuşmayan adam konuştu o gün. Üç dilden, Türkçe’den, Arapça’dan, Farsça’dan karma bir dil yapılamayacağını anlattı. Yazı dilinin konuşma dilinden ayrılamayacağını anlattı ve Anadolu’nun bile, Karadeniz’in bile giremediği aruzun bizim veznimiz olamayacağını anlattı… Ertesi cuma Bilgi Derneği’ne geldiğimiz zaman Orhan Seyfi’nin de, Enis Behiç’in de, benim de ceplerimizde hece vezni ile, güzel Türkçe ile yazılmış birer şiir vardı.” Ziya Gökalp’ın “Sanat” (Yeni Hayat, 1917) şiirinde özetlediği şu ilkeler,
“Aruz sizin olsun, hece bizimdir, Halkın söylediği Türkçe bizimdir: Leyl sizin, şeb sizin gece bizimdir, Değildir bir mana üç ada muhtaç."....
bu kıtayı faruk nafiz'e ait diye bilirdim ama ziya gökalp'inmiş..
faruk nafiz'i yahya kemali de hep karıştırırım.
sizin söylediklerinizde de yabancı kelime pek yok veya hece-aruz tartışmaları üzerinden uzun yıllar ir kaç kuşak geçti... fakat görüyorum ki aruz kazandı bu tartışmayı.... bir ara modaydı üç dört yıla kadar aruzla şiir yazmak ... herkes bahse konu kalıplardan bir tane koyardı şiirinin altına.... bir şey bilmiyorsun ki aruz hakkında de bir şey diyebilirsen hala cahil bu konuda işte... ki öğrenmeye de niyeti yok.. aruza bir türlü ısınamadı gönül....
bunlar bir yana...
bu aylar girince asrı saadetten önce tüm kabileler bırakırlarmış kavgayı... zaman mefhumu.... çözülemeyen bir sır. neden yani sen savaş savaş bir an gelsin tamam de barış...
valla ağam hep sorarım kendime o devirde olsaydım ve bir insan çıkıp ben peygamberim deseydi ve dinini tebliğ etmeye başlasaydı ve bende kendi halinde hür, kendi nafakasını çıkaran orta halli biri olaydım, ve devrin tüm kodamanları o peygambere karşı savaş açsaydı acaba cesaret edebilirmiydim o peygamberin ardından gitmeye...
şimdi gayet güzel bir vakit, öyle bir baskı ve zulüm yok, ne bedir var ne uhud, malazgirt çanakkale geçeli de han oldu... benim yaşıtım müslümanların sınavı ne ola... sınav sorusu ne ola hala çözemedim belki de....
Rabbim inşaallah bu ayları hakkıyla eda etmeyi, ramazana hakkıyla manevi bir gerilimle girebilmeyi bizlere nasip eder... aslında bu üç aylarda bir oganizasyon yapmalı herkee bir sahabi efendimizin hayatını anlatan şiir yazması ısmarlanmalı ramazan'a kadar nasıl olur ki...
şimdiye kadar mesela şiirinize 11 değerli şair yorum yazmış... sizi kırmazlarsa 11 sahabi ismi verebilirseniz ben de alırım bir tane 12 olur...;) hayaldi gerçek olur mu bilmem...
bu vesileyle üç aylarınızı kutlar... şahışlarımız ülkemiz ve dünya insanlığı adına hayırlara vesile olmasını islam aleminin daha da birbirlerine kenetlenmesini Rabbimden niyaz ederim. hayırlı geceler..
"aslında bu üç aylarda bir oganizasyon yapmalı herkee bir sahabi efendimizin hayatını anlatan şiir yazması ısmarlanmalı ramazan'a kadar nasıl olur ki... "
nerde bu millette öyle güzel hasletler!!
sen bile hiciv yazıyorsun:)
başladığım bir çalışma var "İstanbuldaki sahabiler" diye
ömür yeterse çıkarırım ortaya inşallah
benim yazdığım aruzlar heceye yatkındır.
kullandıgım dil sade ve Türkçe
şiir alemindeki basitliği gördükçe insan arayışa giriyor ister istemez
Izdırabım, dinmeyen histeri bir sancıya; Derdime derman olan, müjdeyi aldım bugün. Pes demedim, salmadım; vuslatı eyyamcıya; İkramı bol ayların, seyrine daldım bugün.
Her dileyen lütfedip, mürteci oldun desin; Bende değil benliğim, sense garip bendesin; Belli ki; lütfettiğin, mürteciden öndesin; Pir uyanıp uykudan, insafa geldim bugün.
İnsanı insan eden, maksadı aşmak değil; İblise yoldaş olup, yolları şaşmak değil; Doktoru mert olmayan, derde bulaşmak değil; Hüznü başımdan atıp, doğruyu buldum bugün.
İnsanı insan eden, maksadı aşmak değil; İblise yoldaş olup, yolları şaşmak değil; Doktoru mert olmayan, derde bulaşmak değil; Hüznü başımdan atıp, doğruyu buldum bugün.
İnşallah doğrıyu bulurlar hemşerim kutlarım kalemini yüreğine sağlık kalemin daim olsun saygılar