biz erkekler ölürüz...
az önce kendi yanımdan geçtim Ester!
birkaç yüzyıl önceki yanımdan... elimde parlak metalden dövülmüş bir kılıç üzerimde kirli elbiseler… elimde eski bir kadının bembeyaz elleri bir kadın için dövüşmüştüm bir keresinde bir kadın için ölmüştüm bir keresinde bir kadın ve biraz daha fazlası için biz erkekler... "tarihin babasız çocukları..." durmadık, öldük her seferinde kimse anmadı adımızı yine bir kadın olan annelerimizden başka kendi yanımdan geliyorum Ester! ve kendi yanıma geri döneceğim tutunmak için hayata şimdi ne lazım bize? bilemiyorum insanın hayvana bile duyduğu o sahte şefkat ve insanın yalnız başka bir insana duyduğu o amansız öfke şu dünya kuruldu kurulalı adamlar ölüyor Ester yeryüzünde! savaş meydanlarında ve aklına gelebilecek diğer her yerde “şimdi bu da nereden çıktı?” deme bir kavga çocuklara değmediği müddetçe ahlaki kadınlar üzülmedikçe kabul edilebilir şiddetin her türlüsü bir kılıç erkek etini kestikçe onurlu ve mermiler Ester, erkek bedenine saplandıkça adam gibi mermiler evet susarız! ve sustukça gider ölürüz… öyle güzel, öyle öğrettiler bize… erkekler sessiz ölü Ester, bir erkeğin ölümü son derece sessizdir sonra yeni bir sessizlik olur kimse garipsemez bunu, ama hiç kimse demiştim ya… gururlu adamlarız (!) öyle ki ölmeye her şeyden çok yakışırız bir sokak hayvanından bile az önce kendi yanımdan geçtim Ester az önceki yanımdan… uzun uzun baktım kendi yüzüme yanımda duran kadının bembeyaz ellerine… dilencilere ve sırnaşık kedilere neydi eksik olan şu güzelim hayatta diye? hem neden hazırdım ben her an ölmeye? bunu bilemiyorum... ama durmadan kendi yanımdan geliyorum ve bir gün yine kendi yanıma döneceğim seni, kedileri ve diğer kadınlarını dünyanın bir yokluğun ortasında bırakarak… |