Nura Mektuplar II - iyi kırmızı
baş aşağı kuşlar gibi ellerin duaya açılmış
ters yılanlar düz yalanlardan farksız sevaplar günahlardan ağırlıklı Tanrısını arıyordu iki vakti arasında günün bir ikindiyle bir ikindi arasında sevgili Nur! sana depremler sonrası bir kentin silinmiş sokaklarından seslenmek istiyorum bir insan ölürken ne desindi bir başkasına? bir anne son nefesinde küçücük kızına? binlerce avuç taşın toprağın ve hayatın altında korkma yavrum, korkma! güzel Tanrısı insanın çok güzel elbiseler hazırladı sana sevgili Nur! gençliğimin yeri yerinden oynamış damları yıkılmış rüzgârında insan tozu var çarpıyor avuçlarımıza her köşeden gökyüzlü çocuklar aydınlık alınlarıyla ansızın sanki bir geyik girmiş gibi hayatımıza bölünmüş atlar silinmiş sokaklarda dörtnala yeniden çıkıyorlar yaşama gökyüzlü çocuklar kuş sektiriyor bulutlarda sesimi duyan var mı? bir baba ipe bağlayıp ölü çocuklarını, yüzüyor sonsuz bir akdenizi kavimler göçünden alacaklı insanlıktan bir hisse vardır payına düşen muhakkak biz dağlıydık ve duyuyorduk onun hüznünü oysa, hiç dağ görmemiş bir düzlük kadını kemikten gözlükleriyle bizi durmadan dağlara çağırıyordu dağlara gel dağlara! yani hiç olmadığı bir yere, hiç tanımadığı birtakım adamları çağırıyordu sevgili Nur! bindokuzyüzseksenbeş yılında da evimiz yıkılmıştı bir izmir tatili babasının eski arabasında yollar, yollar getiriyordu bize ismail hazar durmadan selam getiriyordu bize Azerbaycan vugarından, köroğlu’nun nigar’ından biz ki, bu biz nasıl bir biz? bin yıllık bir yuva hasretiyle yanarız öfkemiz hep bundan depremler, kalp krizleri, köy baskınları ve katliamlar duvarlarımızı yıkıyor sevgili Nur! yaşlı anneler evde kalmış kızlarını akıl hastalıklarıyla gezdiriyor yeryüzünde onlara da yer var elbet ve umursamadan gülmesi melek yüzlü bir delinin saçları biraz da beyazlaşmış bu ne korkunç bir manzaradır bilemezsin başlarında Anadolu kadını çarşafları ölümü istiyorlar gerisin geri sevgili Nur! sana Sabra’dan ve Şatilla’dan seslenmek istiyorum nasıl da vurmuşlardı babanı bir eylül cehenneminde? bindokuzyüzsekseniki, utançların en büyüğü kanı fışkırıyor bugün yine renkli televizyon kırmızısı… iyi kırmızı… paramparça çocuklar zaten hep iyi kırmızı |
bu şiire yüzümü sürdüm.
burada hâlâ yazıyor olmanızın tarifsiz mutluluğuyla.