Zaman Yılkısı
el ayak çekildi günden
ben elini eteğini öpüyorum şiirin hayatlar eksiliyor kaldırımlarda kimbilir kaç odada umutlar boğazlanıyor televizyon başında benimse ne zamanım ne mekanım var sadece ömürden üstün sevgim bıraktığım kış yatakları gibi sıcacık özlemim... sızım zamansız zamanım sızılı öğlen sıcağına kalan uykulardan kalma bir kabustan uyanma sıkıntılarımdan geleceğim umudumu dışlayan gülüşüne beni çamurlu eski sokaklarıma bıraktığını kimseye söylemeyeceğim... yine de kızar mısın gebeliğime kirpiklerini kısıp gülüşüne kız... sokaklarım korur kendime sessizliğimi evlere küs bu uyanmakta yoksan yoksun tutup içimde kalan ağlamayı gün yüzüne sermeyeceğim kıyamam yokluğunla bütünleşen hüzne bile bir böyle yalnız yeter yeryüzüne göze alamam ikinci yalnızlığımla ilk yalnızlığımı bir başına bırakmayı... sıralı ölüm korkuları yaşıyordum ilki gittiğinde başlamıştı sonuncusu gelmediğinde bitti... ve çiçekleri eziliyordu çocuk kalmış yanlarımın an be an ağustos karanlığında bulanık bir odada üşümek nasılsa o denli kanatıcı sabah kaygılarında tir tir bir sevi sahipsizliği be gülüm sensiz baş edemem bu zaman yılkısıyla kağan işçen... |