Tanı
Kahkahaların ulaştığı zamanları düşlüyorum
Ağlarken kırılan anılarımız Titrek mum alevi gibi yaşadıklarımız Kıpırdasak kaybolacak Bir ev arıyorum gece düşlerimi kurmak için Sakin gözlerden uzak, karanlığa yakın Şehrin ışıklarından uzak, şarapçılarına yakın İçilen sigara dumanlarının zehrinde sabahlamak istiyorum düş kurarken Düşten evimiz olacaktı Çok kalabalık iki kişilik Saçlarımı kısa kesecektim Gözlerim karanlıkta daha çok parlasın diye Dumanın şeklinde dans edecektim, dumana benzetecektim kendimi Onun şekline girecekti bedenim Sıvışmak için yer arayacaktım göğün yatağına Orada yok olacaktım Bulduğum yer göğüs kafesin olacaktı Orada yaşayacaktım Gece sona ererken, duman gibi kaybolacaktım Hiç gelmemiş olacaktım bu eve Sadece kokum sinecekti her yere Bir günah gibi işlenmiş olacaktım sadece Öyle bir gülecektik ki sonra Gece ikiye bölünecekti Güldüğümüz zamanlar ve ağladığımız zamanlar diye Ağladıklarımız ağlamadığımız zamanları da ıslatmasa Her ağladığımda yaş kuruları götürüyor Kuru yerlerim de ıslanıyor -Ağlamasak artık olmaz mı? O kadar gülsek ki, kahkahanın tanısını koysak Kahkahalardan boğulurken, ölmeyi unutsak Her gözyaşı döktüğümde ölmek geliyor aklıma çünkü Bu kadar düşünmekten öleceğim bir gün Şimdi bölmenin tam zamanı yaşadıklarımızla yaşamadıklarımızı Yaşamadıklarımıza korku ve çekinceyle yaklaşıyoruz Gece duruyor olduğu yerde Kıpırdamıyor güneş gibi bir yere Bıçak gibi bir parıltı kesiyor gözlerimi Bir yıldız kayıyor kısa tarihimde bu gece Hala umut var demektir Adı alınıyorsa umut kelimesinin, dudaklara Yeni bir isim bulmalı zamana “Umutlu zamanlar” diye Umutlanmalı, tanımalı umudu, yaklaşmalı Bir çocuk olmalı, adı umut konulmalı Umut büyümeli, gerçekten umut olmalı Düş evimde kahkahalar yükseliyor Kahkahamın en gizli yerinde bir ses hiç tanımadığım O anda orada var olan bir tanıdık ses Ama tanınmayan *** Yıllar sonra kulağıma değen sesi tanıyamadım Sadece tanıdık bir şeydi O değildi Yirmi Yedi Mart İki Bin On Üç 13 50 Nevin Akbulut |