On YediGittin, ben dilime pelesenk olmuş dualarla uğurladım seni *** On yedi yaşımın verdiği on yedi derdin bunalımlarından kurtulmak istedim hep Kaç yaşıma gelirsem geleyim, yaşım büyüklüğünce büyüdü dertlerim Kurtulmak için gelmemiştim sana Sadece akşamları yalnızlık dokunuyordu tenime Daha çok üşüyordum Üşümemek içindi gelişlerim Sen hep on yedi yaşımı hatırlattın bana On yedi derdi, defalarca Hatırladıklarım yaşımı geçti çoktan Ben yaşımı bırakıp geçtim, yürüdüm yaşımdan uzaklara Şimdilerde yaşımı soranlara “bilmiyorum” diyorum Bilsem daha çok yaşlanırdım biliyorum Küçük evlerin daha da küçük odalarına sığınmaya çalıştım Koridorları dert yükü Bazen o kadar daralıyor ki koridorlar Sığmıyor dertler, üzerime taşıyor Anlamlı geceleri anlamsızlıkla geçirdim Biraz da bu yüzden yaşlandım Adımımı attığım odada kırık kalp parçaları Ayaklarıma battığında anladım Kırıkların daha çok acıttığını Yürek kırılınca önce kendine batar Bu yüzden en çok kanı ben yuttum Ayaklarıma battıkça tekrar yuttum, kırmızıydı Tüm kırıkların tadı On yedi yaşımdan önceki çocukluğumun simitlerini özledim Hani şu “nerde o eskiler” denilmeyen zamanları Tattıkça çocukluğumu hatırlayabileceğim bir şey yok şu zamanlarda Çocukluğum kayıp zamanın ellerinde, tutsak Ulaşılamıyor çocukluğuma Yani daha fazla büyümeme de gerek yoktu Dünya değişse de ben değişmeseydim On yedi yaşımın çocukluğunda kalabilseydim On yedi yıl daha Yirmi Sekiz Mart İki Bin On Üç 17 40 Nevin Akbulut |
aranan bir kurşun gibi
çok derinlerde aranması gereken
bir hikâyedir bu,
çünkü unutmak,
olayların üstünde kabuk bağlayarak
onları görmemizi engelleyen
hatta nerede olduklarını bile unutturan
canlı bir et parçası gibidir..’
On yedi değil
Sanırım sayılardan
Çok büyük bu şiir
Hayat bu:
Durmadan saydırır
Geriye gitme şansı bırakmadan...
Beğeniyle kutluyorum bu güzel dizeleri.