Kırmızı Gölge
Herkese düzgün gelen yüzümün altında
Kırılan kılcal damarlarım var. Üzeri örtülen hikayeler gibi Yüzümün de hikayesi var Bir gülümseme saklar bazen tüm kırıkları Tüm sızıları gizler bazen güzel bir yüz Güzel bir gülümseme eklenince suretine Daha kolaydır gizlemek ve gizlenmek Hatta bazen gülümsediğine kendin bile inanırsın Uydurduğun masala yeni senaryolar eklemek için Kırılan bir kalp değilse kolaydır kırıkları gizlemek *** Boynum kesik benim biraz kırgın kesildiği için Bu yüzden yere bakmak her zaman daha kolay gelir bana Kırıkların üzerinden yıllar geçse de Başımı kaldırmak hala zordur gökyüzüne Belki çirkinliğimin görünmemesi nedenim Başımı kaldırmak gerçekten zor Hele çeneme pranga vurulmuşsa Bir halat bağlayıp boynuma çekiliyorsa aşağılara doğru Zaten yerde değil miyim ben Yerin dibine sokmak için miydi bu yerçekimi Gizlemeyeceği yerleri varsa insanın vücudunda Saklamasını da öğreniyor Hatta bazen o kadar fazla öğreniyor ki Başkalarının neler sakladığını bile biliyor Bilmek en zor olanı akşam vakitlerinde Siyah bir suya bakmak Kendime benzeyen bir beni görmek karanlıkta Siyah sudan ayna yapmak kendime Gizlenilir akşam için Geceden saklanılır Gece çünkü sakladığı kadar aşikar da eder bazen En gizlediklerini bir uyku ele verir Bir sayıklama, bir an iç boşluğu Doldurur tüm gerçeklerin boş içini En çok akşam gölgelerini seviyorum ben Sabaha karşı olanları Sabah dikilirken karşıma Ben dikiliyorum gölgemin karşısına Kendimi karanlık gölgenin en koyu tonunda seviyorum Gölgemin boyunu, huyunu, sessizliğini seviyorum Gölgemin boynunu seviyorum Her ne kadar yere uzansa da boynu dimdik duruyor yüzü Önü arkası belli olmayan gece Ne yana dönersem gölgem peşimde Arkası mı dönük bana bilemiyorum Tek bildiğim ters ya da düz karşımda dimdik duruşu Geceden aklımda kalacak göçler Kuşların terk etmek için karanlığı beklemesi Gölgemin peşindeyim Karanlığın içine çekiyor beni Güneşi beklemiyor gözlerim Tek beklediğim bir kırmızı Bu gölgeye Boynuna ya da saçlarına Renklendirmek mümkün olsaydı geceyi Önce gölgelerden başlardım boyamaya Sonra da siyah denizden Maviye boyardım En güneşli gün gibi Gölgem dimdik ayakta Ben onun peşinde karanlıkta Teslimim önce gölgeme sonra da geceye Gidiyorum ve geri dönemeyecek kadar vasıfsızım Yorgun ve kırık Gölgemi boyuyorum içimden Kimse görmüyor Gölgem bile Tek hücreli gölgeme sığınıyorum karanlıktan Kimse bilmiyor Ben en çok akşam gölgesini seviyorum Gölgem dimdik ayakta Boynu kırık değil Kesik de değil Kalp kırıkları da görünmüyor Gayet estetik Gölgemin içine saklanıyorum Sabaha çıkmak için Kimse bilmiyor Şimdi siyah bir gölgenin içindeyim Sabaha kırmızı olacak gölgem Yine kimse fark etmeyecek On Sekiz Mart İki Bin On Üç 14 30 Nevin Akbulut |
nevinimmm özlemişim kaleminin gölgesin de soluklanmayı...
ve
kelimelerin oluşturduğu bir ülke var
aklımın karanlık odalarında ve ben oraya nasıl gidilir bilmiyorum...
...