AÇMASAYDI KEŞKE ÇİĞDEMLER
Seni yordum,yolların çetin olduğunu bile bile,
Yabancıdır ayakların bu dikenlere, taşlara, Elini vermeden aşman zor, yorgun yamaçları, Suskun yüreğin yadırgar bu soğukları bilirim, Bilirim de hüzün bahçesi, bakakalırım uzaktan, Yakarım bazen yüreğimi, takıp da sevdanın okuna, Alıcı kuşlara yem yapmayı düşünürüm onu dağlarda, Gözlerini hapsederim derin uykusuzluklara, Acımasız zehir atasım gelir kör kuyulara inat, Görmeseydim derim, renklerin yayladaki şuh dansını, İpek şalvarlı, al yazmalı gelinlerin kara gözleri, Gamzeleri, hüznü, duraduraydı kafeslerde, İçmez olaydım acı kızılcık şerbetini elinden, Açmasaydı keşke çiğdemler soğuk sabahlarda, Sen İkbal bahçesinin köşkünde oturan Mahzun Sultan, Ağlattın isyana kabarttın yüreğimi de gittin, Gene yaya kaldım soluksuz, yazılarda ıssız başıma, Güldüremedim, uğurlayamadım seni güllerle rıhtımdan, Başın eğik ağır ağır kayboluşunu, soğuk parke taşlarında, Ve susturamadım gene deli rüzgârın feryadını, Ve dona kaldım heykel soğukluğunda, Kirpiklerde bir damla çiy tanesi hüznünde. Muzaffer Eker |