ÇOCUKSU GECELER
Tekerlemeler söylenirdi çocukluğumun akşamlarında,
Dört duvar arası sınırlı heyecanlarımızla, Bunalmazdık geceleri, terli nefesinde odaların, Bebeksi hevesler hüküm sürerdi sofralarda, Ve yer yataklarında mağlûp olurdu yorgunluğumuz, Her gün aşınan mekânlarda oluşan, Sorumsuz çocuksu yorgunluğumuz. Ne yarenlerde sırdaş kaldı, Güngörmemiş delikanlı düşlerimiz, Biz amaçsız yolcularıydık kır yollarının, Ellerimizde ekmek arası katıklarla, Kuş yuvalarını keşfederdik öğle uykularında, Bir yarıştı büyüklere karşı sanki, Harp oyunları, tahtadan tüfeklerle, Mahalle aralarında göğü dolduran özgür çığlıklar, Güvercin kanatlarında dinlenirdi çatılarda, Ve fethederdik balıklar ülkesini üşüyerek. Bulutlara mı değdi başımız, ne oldu? Süslenmiş mi mekânlar, beton duvarlarla? Yarenler, akranlar neredeler, hangisine ne oldu? Kimler gidiyor şimdi çiğdem yazılarını keşfe? Yandı mı güvercin yuvaları, tüten ocaklarla, Ve daha kim bilir kaç oyuna şahit oldu, Daralan sokak araları, asfalt zeminlerle. Özlüyorum sizi çocuksu gecelerim, Okula gittiğim yollar, karşı bayırlar, Yok olan kuş yuvaları hepten tarumar. Özlüyorum, çünkü hasret yoktu o yıllarda, Oyundan başka hiçbir şeyi düşünmediğim o çağları, O yılları çok özlüyorum Muzaffer Eker |