HAYAL...HAYAL Kehanet mevsimi bir zaman kan yağar damla damla biriktirilmiş bir şelale donar kırmızı bir göl kenarı yalnızlık başlar dervişlerin keşişlerle birleştiği yerde ulu çınar ortasında çekilirken sabrın tesbihi kızıldır bulut isyanın rengine hakim solgun tapınaklarda rahipler suskun siyah damıtır gecenin sessizliği kılıç yarası keşişler... asılıdır yağlı urganlı yüksek yamaçların ıtırlı ot kokusunda ruhları zırhını parçalamıştır üç şovalye acısı derin ıslık çalan fırtınanın gücü yetmez sızıyı üflemeye... acının tarihi toprağa kazınır tırnaklarla an be an toprak kokan vadinin yamacında acının rengi filizlenir bir değirmencinin ellerinde daha yeni toynaklarını yeşile basmış bir tayın sesi yankılanır yaralı son savaşcı keşişlerin yüreklerinde sunakta bir buğday tanesi bir salkım üzümdür açılmış yarayı saracak bir çift dua kırk ay bir dolunay geçer üçlerin yedilerin derin sözü gökyüzünden sonrasında şafak sallanır son nefesini veren rahibin nefesinde kulede elleri bağlı bir prenses ve gözlerinde boşluk doldururur yağmur esaret güncesi yosun tutan duvarlar ağlar akar nehir yaralı üç savaşçının kılıçlarının arasında salınır bahar gelincik çiçekli bir efsanenin kokusunda başlar yeni başlangıç güneşin kollarında bir ümit... açık yarasını kendi diken savaşçı dikilir karşısına henüz on dörtünü gördüğü yeni Ay’a çeker isyanın suskunluğunu iner derine kınındaki kılıcın suskunluğuna gömülür gök yıldız dökerken yeryüzüne... |
an be an toprak kokan vadinin yamacında
acının rengi filizlenir bir değirmencinin ellerinde
daha yeni toynaklarını yeşile basmış bir tayın sesi
yankılanır yaralı son savaşcı keşişlerin yüreklerinde
Mükemmel şiirdi severek okudum,
Yüreğini kalemini alkışlıyorum,
Kalemin yüreğin daim olsun
Saygılar.............