güneş batıyor istanbul' da
ah gözlerim yangın yeri
yol çekiyor güneş çoktan "saçmış narlarını" ışık yorgun solgun ay ipini salmış dalgalara yakamozlar dizilmiş diz boyu güneş batıyor istanbul ’da istanbul’ la konuşuyorum ateşim kırk segah makamında ezanlar yükseliyor boğazın gerdanına saçılmış efsuni gemiler yer gök meyhane bakırı şarap damlıyor denize bal torbaları sarkıyor piyer loti’ den sere serpe haliç’ e gün batımı aşk demliyor kubbesinde güneş batıyor istanbul’ da kâh balat’ ın kâh pera’ nın dar sokaklarında yaşanmışlıklarımın kokusu iz bırakıyor bilge kaldırımlara istanbul’ a sokuluyorum delişmen itiyor yüreğimi eyüp’ e sığınıyorum peygamber dostu iyi geliyor utangaç yarama zeyrek yokuşunda çağırıyor bir veli beni mevlihanede buluyor cismim kendini semazenlere meftun dönüyorum istanbul çekiştiriyor topuklarımı uzaktan ıslık çalıyor bir neyzen güneş batıyor istanbul ’da diken batırıyor bir melek "istanbul’ u dinliyorum gözlerim kapalı" ateşim kırk gönül gençyılmaz |
kimbilir ne güzeldi Pera o zamanlar
...
kutlarım