KaldırımŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kaldırımla ve biraz da Toprak
Benim de elbet bir kıyametim olacak
Sonunda kollarında uyanacağım bir sabahım olacak güneşin doğduğu Ve o güneş başka güzel olacak Sarılıp sarmalanacağım Benim de sarıldığım bir toprağım olacak Beklemek bazen sadece kaldırımların sürekliliği Durmadan yürümek Ayakların patlarcasına Yüreğin yerinden fırlarcasına Yüreğinin sesi topuk seslerinden çıkar gibi Yol boyunca yürü başka bir yola sapmadan Eğer saparsan başka bir yola Hiç tanımadığın bir kaza Ki beklemek olmasa en yakınındadır yolun sonu Gitmek uçurum Kalmak sürekli işkence Dikenli teller kaldırım “Koş” diye emir vermiştim kirpiklerime Onun ardından koş Yetişemedi, gözümden uzağa giderken Bakışımdan hızlıydı gidişin Başımı kaldırıp bakacak kadar zaman içinde kopmuştu kıyamet Uzaklaş sevgili Uzaklaş benden! Nasıl olsa dünyanın sonunda buluşacağız seninle Sen arkanı dönüp giderken Ben yüzümü dönüp koşuyorum Bu yüzden geleceğiz yine yüz yüze Sana arkamı dönemediğim için *** Geçtiğim kaldırımlardan bir şehir geçiyor Kenarları denizden Sarıl diyeceğim ama Deniz sığmaz içine Ya da sen sığmazsın denizin içine Sadece mavileşirsiniz Biraz toprak gibi Tarihini unutan bir çift ayak geziniyor üzerinde Giden ayaklar unutur nereden geldiğini Ama toprak unutmaz Bir çift ayağın basarken çıkardığı sesi Topuk sesini Sürüyen ayakları Kaldırımların uzunluğunu Geçerken bıraktığın hüznün izlerini Toprak ana’dır sadece Alır ve saklar. Duvarların birbirine birleşik olması Bir bütünü hatırlatır her zaman bana Bütün olmuş yürekler Kenetlenmiş eller görürüm Ama kaldırımlar Tek başına yıllardır süre gelen yalnızlıklarını Sadece yol kenarına gizleyebilmişlerdir. Beklemek sadece kaldırımlara eşlik etmektir Yalnız yürünülen yollarda Gitmek bir bütünden ayrılmaktır biraz da Yolun sonu uçurum Yatsı ezanına denk gelen bir ölüm Yalan gibi Biraz da şaka gibi Tek şahidin kaldırımlar Yirmi Altı Şubat İki Bin On Üç 15 10 Nevin Akbulut |