GökkuşağıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yağmur ve Güneş bir arada,
Elimde çay, Pencereden yağmuru seyrediyorum Ve bekliyorum Gökkuşağının çıkmasını, En çok da pembe rengini, Çıkmıyor ama… Toprak kokusunu bile buldum, Ama gökkuşağının bir rengini bile bulamadım. Yağmur sesiyle yetiniyorum Ve bir şiir doğuyor, Olmayan bir şey Gökkuşağı
Artık yüz yüze gelmez sırtlarımız,
Ardına bakmadan gittiğin günkü kadar uzağım sana, Kalbimiz bir daha aynı anda atmayacak Biliyorum. Gökkuşağı kadar uzaksın sen de bana, Yağmur sonraları toprak kokusunu da buluyorum, Güneş de açıyor ardından Ama gökkuşağı çıkmıyor İstediğim toz pembe rengiydi sadece, Gelmedi gökkuşağı. Olmadığın zamanlarda yitirdim tüm renklerimi, Gökkuşağı bu yüzden gelmiyor belki, Bunca yağmura rağmen. Islak toprağın renginin buğusu dolar yüreğimize, Her yalnız kaldığımızda toprak biraz daha sarar, ısıtır En çok o zaman sever bizi yağmurlar Islatarak ısıtır. Sırtımızda kambur yükü sevdalar, Belimizi büken ağrılara dönüşür Bir gökkuşağına hasret yaşarız Bir gelse sanki dinecektir tüm acılar Ve yalnızlıklar sanki gökkuşağının rengine bürünecektir. Daha çekici gelecektir o zaman yaşamak dediğimiz şu şey. Kime saplanacağı belli olmayan bir bıçak kamburu var sırtımda, Sırt sırta veremeyiz artık, Eğri büğrü kalırız, Birleşmek de imkansız Yüz yüze gelsek de tanıyamayız artık. Az daha bitiriyorduk bizi Tükeniyorduk, Seninle “biz” olduğumuz zaman Bu “biz” oturmamıştı yüzümüze, Olmamıştı yüreğimize Az daha gidecek zamanlar kolluyorduk Az kala kaçırıyorduk son çıkışları Birbirimize kalıyorduk “Biz” olamadığımız zamanlarda Bir karanlık gölge kaldı ardımızda, Karanlık tek bir gölge Birleştiğimizin resmi Sokaktaki çöp konteynırının yanındaki kediden başka Kimse göremedi gölgemizi. Gölge hep kaldı, çöpün tam karşısında. Belki sabahı bekler gölge Belki güneşi, yağmuru Daha da ileri gider belki Gökkuşağını da diler belki Biz olamadığımız zamanlarda dilediğim gibi Seni beklediğim gibi bekler gölge Gökkuşağını Bir gök gürültüsünde yitiyoruz, Gölge yıkılıyor yere, Yağan deli yağmurlar karışıyor Çöp bidonundan akan, Kirli çöp suyuna Gökkuşağı gelmiyor hiç Onu bekleyen gölge de yok artık En çok da bu ağrıtıyor ya içimizi Sırtımızdaki bıçak gibi kambur değil Yıkılan gölgemiz değil Bizsizlik acıtıyor en çok Bu ağrı; On Sekiz Eylül İki Bin On İki 10 40 Nevin Akbulut |
Belli ki kitaplarla aranız mükemmel,
Başka bir açıklaması olabilir mi bu geniş ufkunuzun?...