Şarap mı Daha Yalnız, Sen mi?
Şarap iki kişiliktir
Ama yalnız daha tatlıdır! İki kişilik içilse de soğuktur Hiçbir dudağın ısıtamadığı kadar kırmızı Bardaktaki duruşun görselliği tadından da güzeldir İçilmezse o da yalnızdır *** Yalnızlık Önceden neydi? Hangi masalın en uyduruk köşesinden kalmıştı bize? Biz yalnızlaşarak kimin masalını sürdürüyorduk? Geceden kalma bir biz, geceye sığar mı masallar Ya da ömre sığar mı o tek gece Ben ezilmiş bir üzümün en kırmızı yanından var oldum Damladım, şarap oldum Hangi dudaklarda ıslanacağımı bilmeden, yıllandım Ya da kardelen çiçeğinin en kırılgan gölgesi mi düşmüştü üzerime Neden örtülüydü yüzüm? Üzerim neden kırmızıydı? Sarhoşluğun o kaygan görselliğinden düşüyordum Düşünüyordum, bir sonraki aşamayı bilerek Biraz daha kayıyordum dudaklarından Sonu yalnızlıktı bunun Belki de yanlışlık Ama ellerim kırmızıydı Şarap kokuyordu Sınırsızdı gidişler Gelişler tek yönlüydü Ellerimin değdiği her şey kadar yalnızdı ve soğuktu Şarap soğuktur iki kişilik içilse de yalnızdır Tadı sanadır ama burukluğu kendinedir Bu ülkede gerçekten şarap içen yok gibi Ya da en gizli mahzenlerde artık o görselliği güzel şişeler Aşk büyüdükçe içimde büyütemediğim bir ben var Yalnızlığın içinde boğulan Özlemler uzaklarda büyüyor Bana ulaşıncaya kadar gidiyor aşk Gidiş çok yönlü Gelişi az bu ayrılıkların Özlemlere inatla büyüyor aşk Ölüme inatla Gidince azalmıyor Bitince bitmiyor Takılmadan uçurtmaların kuyrukları hiçbir tele Uzaklaşıyor Özgürlük kısıtlanıyor burada Uçurtmalar özgür Sesimin tiz kahkahasında barındırıyorum içimin acı çığlıklarını Biraz daha gece olsa Az daha sarhoş olsak Tatlanır mı bu sızılar? Kara, yağmura inatla kuşlar yuvalarını yapıyor Rüzgara inatla uçmuyor kuş yuvaları Uçurtma kuyrukları seviyorlar rüzgarı Bizi yok eden şeyler, bir yerde başka birilerini sevindiriyor Bencillik mi bu? Yoksa kendini düşünecek kadar yalnızlık mı? Öncesi, sonrası yok Yalnızlık hep vardı Saklanmıştı içimizde hiç fark edemeyeceğimiz bir yere Uzaklardan çıkıp gelen sevgili Yorgunuz bu gece Satırlar da yorgun ve yaşlı Susalım en iyisi Bozulmasın sessizlik Sevinsin boşlukta dalgalanan çığlıklar Ve yalnızlık bir kez daha kazansın sevenlerin gözünde Bir ayrılık daha yaşansın Kesik konuşmalar kanatsın yürekleri Kanasın Şaraba karışsın gece Onlar yalnız kalmasın Bu kesiklerin bıçağı yok Yalnızlığın yaratıcısı gibi Uzakların mesafesi yok Kandırma kendini artık Büyümeyeceksin İçindekilerin içine sıkışıp kalacaksın bir köşede Ve her ne kadar şarabı iki kişilik içsen de Ne kadar sevsen de yalnızsın Şarabın tadı sana Burukluğu kendine Kime ne “biz” olamayanlardan” On Sekiz Şubat İki Bin On Dört 17 40 Nevin Akbulut |
Ben ezilmiş bir üzümün en kırmızı yanından var oldum
Damladım, şarap oldum
Hangi dudaklarda ıslanacağımı bilmeden, yıllandım
keskıin ve o kadarda sıra dışı farklısınız dizeleriniz de ip uçları saklı tebrıkler