AsılıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bazen deli olup aklımı yitirmek istiyorum
Kaybettiklerime bir de aklım eklensin istiyorum Bilmek; öyle bir ağır yük ki; Bilmemek en masumu Bilmemek üzüntülerin en aza indirilmesi.
Hınzır bir gülümseme yine yüzümde
Biraz çocuksu, biraz dengesizce Dudağımın sol tarafına kaydığı kadar Dengesiz... Gitsen beni öldürürsün en fazla Gülüşlerim taptaze kalır, yüzüm eskirken yaşlardan Giderken de gülmüştüm çünkü Bu gülmek biraz da bilmekti her şeyi Gideceğini mesela; Kalbimin en gizli köşesinde saklamıştım Biliyordum ama inanmıyordum Bildiklerim olduğu içindi gülüşüm İnadına! Gitsen sen en fazla beni küstürürsün Ben yine gülerim sana Gittiğin yere doğru Kaldığım yerden Şimdiki zamanı geçmişten sonra yaşarım ben Bitirdikten sonra yeniden başlarım yaşamaya Şimdi sen gidiyorsun gittikten sonra Yeniden Ben yine gülümsüyorum Bildiğim için Bilmek biraz da cesaret isterdi ve ben tüm cesaretimle seviyordum Gitmelerini bile Gitsen en fazla solar bedenim Titrek bir mum aleviyle yanarım Ama gülüşlerim kalır yüzümde Solan bedenime inatla Yanarız birlikte gülümsemem bozulmadan Bir yerlerde hala adın kaldıysa Gözlerimin gördüğü ufacık bir yerde gözlerin göz kırpıyorsa Gözlerime Gitsen de fark etmez Sen bendesin Gitsen en fazla suratımın asık olan yerinde gülüşüm kalır Asılı Çarmıhtaki İsa gibi ayrılır gülüşüm yüzümden Ama kalır, orada, öylesine, arsızca, inatla Gitsen çamaşırlar asılı kalır ipte Balkon donar en fazla Bir çocuk ağlar içimde Başka bir çocuk koşarken kaçar içimdeki çocuk Kaçarken yere düşüp, kanatır dizlerini Dizleri kanarken çocuğun yüreğim kan ağlar Çocuk düşer içimden Ben ölürüm Gitsen asılı kalır gülüşüm Asılan yüzümde Yirmi Şubat İki Bin On Üç 09 45 Nevin Akbulut |