O Kadar
Fırtına gelip
Götürdü gaz lambasının Zayıf ışığını Pencereden içeri Sızamadı güneş Saçlarım yoktu Ellerim yumuk yumuk Kulaklarımda bir masal Fısıldayan kim? Çok ağladımdı kesin Toprağa bastığımda İlk adımlarım Ürkek ve eksikti Boy attım sonra Sütten kesildi dudaklarım Bıyıklarım terledi Hüzün üflendi yüzüme Ergen düşleri gördüm Okul kaçkını oldum Büyüdüm yani Çok ses duydum Tren raylarına paralel Çizgiler biriktirdim Kadınlar ağladılar Ben gülümsedim Kadınlar gelip gittiler Ben bekledim Sustum bazı bazı Uğurlu zamanlara Geçmişin izlerine Takılı kaldım Sonunda sen Şiir gözlerinle Gömleğinin dik yakasıyla Uzun kirpiklerinle sen çıkageldin Oracıkta Oracığa Hayatımı bırakabilirdim Gerçeklerinden büyücek Yalanlarından küçümen Olabilseydim şayet Fakat güzdü Sararacaktı yapraklar Çıplaklığıydı sadece Beni sarıp kuşatan Şimdi anlıyorum Sahiciydi zincirler Öyle söylemeliydin Gitmeliydin bir de Galiba seviydi bu Ruh kadar, Rüya kadar O kadar... |