Hepimizin Bildiği Şark/ıZamanın kapısına parmağı sıkışmış umut Gökdelen inşaatının bilmem kaçıncı katından düşmüş emek Kırılmış kemikleri alınterinin Papatya gölgesinde serinleyen göl gibi Kalabalık ve suskun boğaz tokluğu Şükür, eyvah, küfür, lanet Susun şimdi duyacaklar... Hadi şarkı söyleyelim Sazın teline tutunmuş Eski bir türküyü törpülüyor belleğim Odamın kirecine sarılıp yatıyorum Emeğin sömürüsü kemirirken ömrümü Unutmuyorum aşkı Terim ilaç Sabah aydınlığını sırtlamış uykulu sanayi çırakları Köremek yoklanbaç birdinbin oynayacak Bezirganbaşı kapıyı aç... Gelin şarkı söyleyelim Küçük ve yağlı bir tulumun söküğünü dikerken Hünerli parmaklarına batırır durur iğneyi “Önlüğünün söküğünü dikeydim de Okula göndereydim kuzum seni” Diye geçirir içinden... Neyse şarkı söyleyelim Ekmeğin her diliminden ayrı utanıyorum Her yudumuna suyun Özür borçluyum sanki Bültenlerde yine savaş İnfilak ölü yaralı Düşen uçak, kara postal, sıcak demir, zorlu göç Bırakın sanatı, bilimi, siyaseti Ortadoğu’nun kalbinde çocukları korkutuyor Yaz ortası bir kuşun yere vuran gölgesi... Susun şark’ı söyleyelim Barış Çelimli |