GÜNAHKARIM
arafın ızdırabına sığıp
azap zincirlerin de merhamet dileyen titrek bir alevin gölgesidir hayatım düşkarası ümitler sürgün verir yüreği deşilmiş birkaç cümle dilime konan kuşları senin rengine boyarken gece günaha çıldırıp konmak isteyip de ayak izlerine göç edemeğim yüreğin gözlerimden kalkan kuşlar kadar çaresiz bahtsız bir gece yarısıyım yaram yamalak yaşanmış duyguların dökük yüzlerinde çatladıkça ar damarı doyulmamış tenlerin açlığıyla üryanlaşıyor şehir iniltileri gölgesinde hesapsızca soyunan bir duyguyum avuçlarında yalan giydirilmiş gözyaşları kazıdıkça karası yüzüne çalınan bil cümle sözcüklerin tutturulurken dibi akılsız gecede akıl arayan cemalin sevgimden şüphe duyup da aciz sevda türkülerine kulak kabartan bir parmak bal çalıp dilime dökülme bilmediğin yüreklere soluk soluğa indikçe sokaklara beşeriyet içinde yürür kırmızı pabuçlarıyla çığlıklar çıldırır dudaklarında tenini takva eden eller tenime dudaklarını yağmur gibi düşürüren ağlayan bir iniltiyim bıraktığın dua zedeleyecekse gökyüzünün cismini yalvar saklı sözcüklerin tanrısına aklımda bıraktığın duaların hep günahkarsa döner ay söndürür ateşini koynunda bense yorgunluğumla dökülürüm yine sana ey gözlerinde deryayı denizlere döken kalem inlesin bu gece parmak uçlarından dökülürken şiir kararsın kağıtların yüzü dudağındaki hangi ıslıktır ayrılığın kapılarını aralayan sen günahkar gecenin tanrısı ben tamamlanmamış duyguların gece yarısı bilir misin kaç kadın gebe kaldı hayalinde Hava’ya özenirken Hava’nın aybını örttüğü yaprak kadar günahkârım sana her sokak kapısı senin kuytuluğuna açılırken sokakların ıssızlığında döl verir sancılı cümleler yaz sabahlarına kar düşerken senin ellerinde üşür cihan bakir bir kızın döl yatağında boy verir günahlar ağzında canlanır ölü cümleler ve sen bir kez daha idam edersin kendini kelimelerin kanatlarından düşürdüm imgeler kadar |