Eskiyerek Üşüyorum
"Adımı bir kere daha okusanız kulağıma belki döner yüreğim senden önceki yokluğuna"
limanda bir kadın ışığını çalıyor deniz fenerinin balkonda sardunyalara şarkılar söylüyorken adam telvelerden düştük ayrılık kuyusuna fal olduk fincanlara gölgelerde uzuyorken ayrılık dokunduğun yerlerimden üşüyorum düşe düş olduk hüzünler emzirdik yanık sesli bir kavalın iniltisine iki kişilikti geceye bırakılan ninniler kadın suskun kapanmıyor gömleğinin düğmeleri dar geliyor şehir sığmıyor adamın satırlarına kıvranıyor şiir kıvrım kıvrım zonkluyor cümleler çıban çıkmış parmaklar gibi doğmak için adamın parmak uçlarından susma öyle kadın yeminini bozmayan keşişler gibi aşk iki göğüs arasında deli bir tay kaçıp gidecek bozkırlara düşün eskiyerek üşüyorum seni hadi yüzüme bakma öyle yolunu kaybetmiş çocuk masumluğunda sehere şiir düşür giy postallarını at omzuna griye çalan ceketini çağırma martıları denizin kıyısına ayrı şehirlerde aynı şiiri yazalım gel koy ceplerine hüznü heybene gözyaşlarını hiç bahsetme ayrılıktan vurulmamış gece gibi önce boyumuzu aşan dalgalara sonra ensemizden öpen güneşe tıpır tıpır dökülürken saçlarımdan şiir düşürelim kırıkları mızın olduğu yerlere avazım çıktığı kadar büyütüyorum seni kırılıyorum kırılmadığım kadar yine şiirlerimdesin sûret/siz kadın deminde çay misali tadında acıtmadan gel benim ki tek şekerli olsun lütfen |
günün değil yüz yılın sözü olsa gerek.
sadece sana ve senin şiirlerine yakışan muhteş söz.
büyüksün üsdat.......