Hasret
Bir bardak umut içtim
Yeşil sarp dağlardan Bir tutam hasat biçtim Koynumdaki kırlardan Yağmur oldum yağdım Kurak çatlak toprağa Hasretim geçmedi Ben ne eyleyim Sırtıma odun aldım Taşıdım yollarca Elime çekiç aldım Dövdüm demirleri dağlarca Kar oldum kondum Çatılara tonlarca Hasretim geçmedi Ben ne eyleyim Unu suya buladım Ekmek oldu aş oldu Kor yüreği bağladım Sobada ateş oldu Buğday oldum dövüldüm Tarlalarda hunharca Hasretim geçmedi Ben ne eyleyim Aklımı sevda aldı Geldim çöktüm eşiğe Yoruldum düşünmekten Seviyor mu diye Rüzgar oldum Estim soluksuz her yöne Hasretim geçmedi Ben ne eyleyim Koyunlar öbek öbek Koynumda deli yürek Çoban oldum Vurdum ıssız dağlara Kaval oldum Çaldım susuz ovada Hasretim geçmedi Ben ne eyleyim O zaman Gömülüp uyusam kara derin toprağa Beklesem kök salsam derin karanlıklarda Yıllar geçse, uzun bir zaman sonra Filizlense başım, çıksa aydınlıklara Doğan yeni bir gün gibi gerinse bedenim Taptaze doğsam yeniden Çiçekler açsa kollarım Korkmadan büyüsem Güneşi koklarcasına Ve arza yayılsa sarsa dallarım Dünyayı içime alıp, saklasam... Saklasam... Sak la sam. |
kalem elem yazmasın
selam ile