0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1206
Okunma
Nedir bu bilgisizliğin esareti,
nasıl görmez gözler
doğrunun meselini.
Karanlıkta mı yaşar
yeryüzüne inenler,
duymazlar mı,
kör mü doğar bebekler.
Değil midir esas olan us,
türkülerde aşkı anlatan,
efsanelerle büyüyen,
kahramanı ödüllendiren,
kalleşin, zorbanın karşısında,
namusun ve vicdanın
doğrusuyla, eğrisiyle
yaşasın diye bir ulus.
Dengesiz bir evren yoktur beyler!
Dengemi şaşırtıp kızdırmayın
artık beni.
Yok kardeşim,
dünyayı garip bir kötülük sarmış.
Ne Etiyopya’da açım deyip
ölen çocuk,
ne Şam’da karnı deşik anadır,
ne de Libya’nın petrolünde
gözümüz yok diyen
gözü dönmüş babadır
ana teması istatistik olmuş
bu evrenin eseri.
Şöyle bir an dur da bak,
ne için tüm bu olanlar:
orda burda patlayan bombalar,
havaya uçan, kollar, bacaklar,
gövdeden ayrılıp yuvarlanan başlar.
Borsaların vazgeçilmez ihtişamı mıdır
seni durduran,
Dolar, Avro paritesine mi
tav oluyorsun durmadan;
yoksa Angelina Jolie’nin dudakları,
Chanel’in son moda sivri topukları,
Victoria’nın gizli bahçesinden
jartel ipekli donları
mı zannediyorsun mutluluğun anahtarı?
İnanabilir misin düşüncenin sonsuzuğuna,
her hücrenin mirası ve hatırası
var bu gün hafızamızda.
Bilir misin bir ağaç bile izler bir katilin cinayetini,
dikkatle bakarsan tanıklık eder söyler;
sevgilinin dudağına da kondurduğun ilk buseyi.
Toprağın dahi yüreği kaldırmaz oldu artık
öldürülen, ölen güzellerin gazabını;
sessiz bir meyvenin düşüncelerinde
dahi hüzün var, tadı kaçtı;
kurtlar yas tutuyor dağlarda,
artık ulumaz oldular;
ayılar keyifsiz, yollarda yoklar;
arılar sarhoş gibi geziyor etrafta;
fareler ağaçtan kurduğum eve
uğramaz oldular…
İnsanoğlu,
senin hiç mi yok insafın?
Hayellerinle doldurduğun dün
çürütüyor kalesini asabın.
Durdurmanın, zamanı durmanın,
işte tam da bu gün.
5.0
100% (1)