Asab
Nedir bu bilgisizliğin esareti,
nasıl görmez gözler doğrunun meselini. Karanlıkta mı yaşar yeryüzüne inenler, duymazlar mı, kör mü doğar bebekler. Değil midir esas olan us, türkülerde aşkı anlatan, efsanelerle büyüyen, kahramanı ödüllendiren, kalleşin, zorbanın karşısında, namusun ve vicdanın doğrusuyla, eğrisiyle yaşasın diye bir ulus. Dengesiz bir evren yoktur beyler! Dengemi şaşırtıp kızdırmayın artık beni. Yok kardeşim, dünyayı garip bir kötülük sarmış. Ne Etiyopya’da açım deyip ölen çocuk, ne Şam’da karnı deşik anadır, ne de Libya’nın petrolünde gözümüz yok diyen gözü dönmüş babadır ana teması istatistik olmuş bu evrenin eseri. Şöyle bir an dur da bak, ne için tüm bu olanlar: orda burda patlayan bombalar, havaya uçan, kollar, bacaklar, gövdeden ayrılıp yuvarlanan başlar. Borsaların vazgeçilmez ihtişamı mıdır seni durduran, Dolar, Avro paritesine mi tav oluyorsun durmadan; yoksa Angelina Jolie’nin dudakları, Chanel’in son moda sivri topukları, Victoria’nın gizli bahçesinden jartel ipekli donları mı zannediyorsun mutluluğun anahtarı? İnanabilir misin düşüncenin sonsuzuğuna, her hücrenin mirası ve hatırası var bu gün hafızamızda. Bilir misin bir ağaç bile izler bir katilin cinayetini, dikkatle bakarsan tanıklık eder söyler; sevgilinin dudağına da kondurduğun ilk buseyi. Toprağın dahi yüreği kaldırmaz oldu artık öldürülen, ölen güzellerin gazabını; sessiz bir meyvenin düşüncelerinde dahi hüzün var, tadı kaçtı; kurtlar yas tutuyor dağlarda, artık ulumaz oldular; ayılar keyifsiz, yollarda yoklar; arılar sarhoş gibi geziyor etrafta; fareler ağaçtan kurduğum eve uğramaz oldular… İnsanoğlu, senin hiç mi yok insafın? Hayellerinle doldurduğun dün çürütüyor kalesini asabın. Durdurmanın, zamanı durmanın, işte tam da bu gün. |