Bakir bir orman kadar karanlık…
Sen de biliyorsun, izbe karanlıkların içinden çıkarken
mısraların kifayetiyle yükselen ruhunda terketmenin müebbet yalnızlığı ve aklında sevginin mühürü vardı. Kavuşmak engin bir nehrin kıyısında dostluğun çıpasıyla bekleyen kutsal bir andı. Henüz ne hicranın kaçınılmaz yazgısı, ne hüsrana uğramış yalnız bir kalp… Tutkuya susamış aşk ve dağlardan al güneş gibi doğan bir alp vardı. Gücümüz aklın derinliğinden gelen sözümüzdü tutunduğumuz, engin nehrin akışındaki özümüz. İşte, buluştuğumuz bu diyara, aşk dostluğun çıpasıyla demirlemiş kutsal bir vatandı. Ama o aşk ki şehvetin ve tutkunun esaretine mahkum olmasın elinden tuttuğu yarin ruhuna kilit vurmasın zenginliklerin peşinden koşup küçük hesaplarla sırtını dönüp durmasın… O aşk ki, hiddetin pençesinde yok eden bir bedene bürünmüş ve kıskançlığın şerrinden dostluğun kafasına sıkmıştır, vuslatı bakir bir orman kadar karanlıktır. M. Sami Akbeniz |
dostluğun çıpasıyla bekleyen
kutsal bir andı.
..
rumuza demir atmış kaç gemi vardır bu limANDA?
TEBRİKLER...