Saçların Kimsesiz Kalabalıklar Sokağı Eğilip Bir Bir Topluyorum KendimiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Şimdi Cebinde Gökyüzüyle Gelen Haziran’a Salıyorum Uçurtmalarımı..
Sana bu mektubu yazdığımda henüz yeni bir heyecana değmemişti ellerim.. Bir kaç gündür hiç bilmediğim,güney’de pamuk tallarından topluyorum özlemlerimi. kendime seni anlatıyorum arada.Yapay bir çatı altında çaysız oksijensiz devşirilen günlerin mağlubiyetinin nasıl da tuhaf bir ümide dönüşebildiğinin anlamını en çok.. O tüm heyecanlarımız,telaşlarımız ve gizli-saklı söylemlerimizin izbe bir pencereden dünyaya yansımasını..Belkide güneşi gören bir pencereden aksettiğini düşledik kim bilir..Her şey bir düş gibi..Harflerden zırh yapmak iyi bir fikir değilmiş.Hafif bir rüzgarda yalnızca sessiz harfler kalıyor geriye.Sözcüklerde o yapay çatı gibi bütün anlamını yitiriyor..Kimi zaman savrulan harfleri toplasak da birimizin adını bile tamamlayamıyor..Etrafımda,Sanatyokediciler ölümler şırıngaediciler,kimliksizler,’şöhretli keşler’..ve aklımıza ipotek koymaya çalışanlar.. Seninde etrafın bunca kalabalıktır..Belki de bu yüzden inatla kırık bir sokak lambasından görmeye meyilliyiz gökyüzünü..Ne dersin?.. Her ne kadar masmavi bir yaşamdan anlıyorsak da bütün bunları,karalıyorlar suretimizi işte birilileri.. Her gece kendime seni anlatayım diye doğrulduğum yerden leyli bir bakışla durmadan şakalaşıyorum.. Meğer ne çok anlatacaklarım varmış,yapay bir çatıdan dokunabildiklerime rağmen..Geçenlerde bir arkadaşım ’ümit varların sesleri’ diye bir film çekilse yazımında çokça katkı yapmak istediğini söylemişti yüzüme kinayeli bakarak..Belkide söyleyemediklerinde haklıydı.. Ona sadece avuçlarımızda karanfil kokusu olduğuna bakma,yanaklarımızda her daim ay ve güneşin parlaklığı durur dediğimi anımsıyorum.. Ona söylemedim fakat ben o filmin ismini ’dünyayı ümitvaredenler öptü yanağından’ diye değiştiriyorum yüzüne kinayeli bakarak.. Yapay çatılardan,sokağı baştan sona gören geniş pencereli bir gerçekçatıyı ümit ediyorum.. Bu,perdelerle bölünmeyen bir oyunun,makaslanmayan bir filmin öyküsüyse gülüşümü,sevişimi, bakışımı,alabildiğine sahnelememi gerçekçi kılıyor bende.. Nasılsa bir gerçeğin fay hattında,gölgesinde,hüznünde yaşamıyor muyuz?.. 16 Aralık..12.
Kaldırımlarda yağmur kokusu sevdiğim geceden
sana el değmemiş bir gök getirdim belki temmuz’da rengarenk uçurtmalarından tutunursun diye Bilmezler,çıkınında denizler kıskandıran düşleri olmayanın önce kentler ihanete durur sonra mevsimler.. Çıkınımızda bir torbamız var içinde gidilmemiş bir hayat umutlarımız,sezgilerimiz var isyanlarımız ve hüzünlerimiz en çok da ışıl ışıl beklentilerimiz dışarıdan görenler dudak bükse de onlara inat,dünya alıp başını gitmeye hazırlanıyor/hemde ne gitme torbamızda şarkılarımız sözcüklerimiz ve kahkahalarımız her daim eylem kararlarında korsan buluşmalara içilen kızılcık şerbeti var zaman peşimizden sürükledikçe hoyrat rüzgarları çıkmaz sokakları yeniden yeniden en çok sevenleriz telaşlı kaçışlar ve geberesiye susuşlar sizin olsun Bir cumartesi sarkacında çoğalıyor ’ümitvar’ aynalarda süslenen yenilgelere bir veda mıdır bu? ilk defa sorularla çıkılmamış merdivenler adımlıyorum uçurumlara dağları anlatmak yok bundan böyle! bu gece tüm hafif meşrep vapurları saçlarından öpüyorum bir cumartesi sarkacında her şey sil baştan çocukluğumun düşsesli mevsimi alıp götürüyor beni biraz mavi biraz yeşil biraz parçalı bulutlu düşlerine bu bir his midir? yanakları kızaracak şımarık cumartesinin/ha gayret utangaç sevinçlerimi devrimci gülümsemene sabitliyorum bir cumartesi sarkacında ayakları yere değmiyor harflerin dışarda kar lapa lapa döküyor avuçlarıma en güzel melodisini bütün bir gece tünel kazıyorum/seni rüzgar sesli geceyi uyku tutmuyor/sahi sen hangi mevsim hangi iklim böyle ah! bilmezler sen varsın diye bundan böyle umut çiçek açar kırlangıçlar koşaradım göçeder mavi göğe ’Annemin müzik kutusuna istek yaptım ’..sessizlikte örtülü her şey’ birazdan çalar’.. |
Hüzün,nicedir evimizin arsız misafiri olsa da,ha gayret,bunlarla olgunlaşıyoruz nasılsa...
Dünyaya inat,alıp başını gidersen şayet beni de unutma,olur mu?
Kelamına da kalemine de sağlık,tebrikler...