İkiye Karşı İki
ağaçla rüzgar:
baharın alın teriydi gelişin duldasında tanrılara müjdeler fısıldadığım hiçbir sağanak değmeden geçmesin diye öykümüze yedi iklim mühürlü yağmurlar kovaladığım hangi bahar dalını çaktın ki böyle beynime uçurum boylu gökler gürülder yüreğimde acıya bilenmiş ikiz çavlandır gözlerim gitme istersen varsın tartaklasın dallarımı yaramazlığın aklımı çelmeden ırak güz ırmakları gitme sabahı karşılayan çığlıklardan ayırdım koşuşuna gitme alıştım sesine gizemli kovuğundan çıkıp davetsizce gelişine okşamak için yapraklarımı senle ben: gözlerim irileşsin istiyorum tüm evreni gözleyecek kadar tarifsiz büyüsün ellerim kollarım uzasın avuçlayacak kadar bütün ömürleri kucaklayacak kadar bütün hasretleri bütün bunlar bir sen eder mi dersin ölçüsüz terazisiz şımarsam tüm çocukların neşesi kadar ağlanmadık hiçbir ayrılık bırakmasam son yolcuyu son trenle son kez ben uğurlasam hınç duysam bütün kıskançlıklarda ama kuşlar kadar masum pınarlar kadar saf nefesimdeki varlığını anlayabilir misin? ... kağan işçen... |