Dört ayrı dağı aşıp İbrahim'e gelen meftun kuşlar aşkına
.
...Dediniz ki kalbimiz mutmain olsun ve dörde bölündünüz Hz İbrahim’in şüpheci avuçlarında şimdi koşarak gelen bu cıvıltılar dört kadının sesine beylikler kuran son zuhur ve Kürdistanlı peygamberlerin görmeyi umduğu paralanmış bir gövdenin yekpare şiiridir … İnsanlığım Uykuya çekilmiş Fok kadar sessiz beklemekteyim senin yaşama katılışını Çürümeye terk ettiğin can damarımız kangren Hangi savaşlardan atık yitirdiğimiz onur varlık nedenimizi kâbuslu kaç gecede unuttuk Her kavmin çocuklarından utanarak sorduğum Bak! Boynumda kıldan ince bu vebal korkarım ki sonumuz ağulu bir intihar Yeter! Dinmeyen bu sancıyla uğunduğumuz yeter! Zehir zemberek bütün kurtuluş yöntemlerin Aşımıza kan doğradık ilk günden beri ellerinde boğuluyor yeşertilen her sevi Kıvılcım istiyorum! Kıvılcım! Karanlıklarımıza Her neslin düşlerinden umarsızca çaldığın Uyandır! Sözü güzâr anlatıcıları bedbin uykularından merhem çalınsın artık kanayan yaralarımıza Kahredilmiş ganimetlerden soğusun gözleri Odysseus’un Dağları korkusuzca ver Dadaloğlu’na yaşama kin beledik ilk günden beri Benliğinde kararıyor ışıldayan her sevi Gel ! Korkunç uykunu böl ılık bir uyanışa Gönenci donat kardeşlik soframıza -Hani, kıvanmadan çocuklar pazarlarda el altından sattığın Büyüsüne kapıl iyimser ve insan yanlarımızın Bırak! Gılgamış ölümsüzlük b’içsin erdemlerinden barış şarkıları okyanuslardan duyulsun Al! Bu onur, bu sevi! Bu da mut! Son Malakandan ödünç aldığım Damıt yaşayan hücreleri genlerimizden ve umudu öperek al o tatlı uykusundan ki birlikte dönelim bu kederli ölüm bekleyişinden . |
öyle öyle