Ateş Düştüğü Yeri Yakar!
Gözlerinin çekimi ile yer çekiminin savaşından,
Üstün çıkan şeydi bu baygınlık hali. Şimdi senin için tuttuğum tüm köşe başlarında Seni dileniyorum pervasızca. Sana dair tüm haberleri sadaka bilip, Büyük bir sadakat içinde saklıyorum. Gözlerinin ateşi yüreğime düştüğü vakit anladım, Ateşin düştüğü yeri yaktığını, Hatta yakmakla kalmayıp küle çevirdiğini. Olsun ama bu kalbe sen alıştırdın, Küllerinden yeniden doğmayı. Mahremiyetinin maharetini bildiğimdendir, Giz konusundaki mahirliğim. Yoksa aslında volkanik feryatları barındırıyor ses tellerim. Bilirsin çok eski zamanlara dayanır, Haykırmalar konusundaki bilgeliğim. Bir kandilin içinde yanmaya hazır bir fitil gibi dururken Susuyorsam öyle efendiliğimden falan değil, Feryatlarımın yanında beş para etmemesindendir. Sığındım artık bir bülbül gibi köhnemiş bir ağacın dalına, Nerden bilirdim gözlerinin bindiğim o son dalı da keseceğini. Ve nerden bilirdim ben, Dalındaki dikenin yüreğimi bu denli yaralayıp, kanatacağını. |
K/anarken yürek susarsın.. İçinde bitmek bilmeyen konuşmalar, çığlık, isyan, hüzün, sorgulamalar sürerken susarsın biriktirdiğin sözler yetim kalır.. Yetmeyeceğini bilirsin sözlerin söyleyeceklerinin, yetmeyecektir yüreğini-duygularını anlatmaya, susarsın, sadece dinlersin...
'Şiir' konuştu, biz sustuk, dinledik yürek sesinizi...
Kutlarım saygıyla...