Portatif Acılar
Ambalajı bozulmamış karamsarlıklarımla
Ve raf ömrü çoktan dolmuş sabrımla Gittiğin o günden beri, Zamanın kepenklerine asılı bekliyorum. Yirmi dokuz harften yapılmış başlıksız bir tespihle Her gün seni yazıp, sabırla seni çekiştiriyoruz. Kelime temizleyen saçı sakalına karışmış çöpçülerle Sabah ezanı okunur okunmaz, bıkıp usanmadan Senin olmadığın tüm cümleleri süpürüyoruz. Kirlenmiş cümleleri ayrı bir rafa koyup diziyoruz Tüm cümleler bir yana, sen bir yana oluyorsun. Sonra ruhumun trajedilerle süslü vitrininde Ölmüş yanlarıma kefenler beğeniyorum Paspasın altına süpürülmüş hatıralarda Seni hatırlatacak portatif acıları seçiyorum Prematüre yalanlarla avutuyorum kendimi İç çekiyor damarımda hıçkırığı tutmuş kanlar Azılı ve kızgın harfler damlıyor kâğıdıma Başı okşanacak yetim bir cümle arıyor kalemim Dişleri çekilmiş kalemimdeki tüm cümlelerin Sancıyor çatlamış dudağımdaki izlerin İnfaz ediliyor bu sabah tüm hatıralarım Ruhumun tavanına asılı bulunuyor Ölüp ölüp dirilen boynu bükük umutlarım... Derken bir halüsinasyon korteji geçiyor önümden Gözlerin en önde ve elinde bir mitralyöz Yanaklarında yanan kırmızı bir ışık Gamzen bir bülbülün kanatlarında Sesin hüzzam oluyor kulaklarımın sahnesinde Saçlarının kâkülü çiçeklerle raks ediyor Dökülüyor yüreğimden bir damla kan dudağına Sen bilmezsin beni düşürdüğün bu halleri Umutlarım bileklerinden kelepçelenmiş Siren sesleri ile uzaklaştırılıyor ömrümden Gözlerin, öldürmek için eğitilmiş bir melek Ben ise ölümün beşiğinde sallanan bir bebek… |