Kızıl Saçlı Çocuklar!
Yaşamak; ateşten bir gömlek sanki
Ceset torbaları Nefesi tükenmiş ömürler Köklerinden habersiz Yürüyen ağaçlar arasında Ağlayan kaval sesleri Dallarından koparılmış garip kuşlar Ve keman sesi gibi inleyen Buğday tanesi kokan Kızıl saçlı çocuklar! Ey başındaki bitlerin bile Kalbini kırmaktan korkan çocuk; Ne oldu sana böyle Yüreğinin tüm düğmeleri açık Okuma yazma bilmeyen Atardamarın ağlıyor hıçkıra hıçkıra Rüzgar itiyor sanki ecelini Gözlerinin feri sönmüş Vücudun ise mermi madeni Söyle kim kıydı sana böyle! Yıkılmış evini gördüm Halıya sinen kırıntılarını Ve kanını kaldırımlardan söken temizlik işçilerini Geride kimse kalmamıştı Sadece derin bir karanlık Ve o karanlıkta bekleyen bir mezarcı Kulakları paslı, elleri nasırlı Duymuyor bir türlü attığın çığlıkları Söyle şimdi bana Bu kışın nehârında Taze ot kokan o ellerini Kim gömecek kara toprağa.. |